2 Mart 2012 Cuma



Nörolojik Hastalıklarda
TEDAVİ
YÖNTEMLERİ
957 yılında Kahramanmaraş’ta
doğan Ali Akben; ilk, orta ve lise
tahsilini burada tamamladı. İstanbul
Üniversitesi Tıp Fakültesi’ni bitirdikten
sonra mecburi hizmetini
Iğdır’da yaptı. 1984 yılında nöroloji
alanında ihtisas yapmak üzere,
Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları
Hastanesi’nde göreve başladı.
Nöroloji uzmanı olduktan sonra,
Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi
Nöroloji Ana Bilim dalı Nörofizyoloji
Bölümü’nde Elektromiyografi
(EMG) eğitimi aldı. Dr. Akben,
1988 yılında Akupunktur alanında
teorik ve pratik çalışmalarına
başladı. Sağlık Bakanlığı’nın Akupunkturu
bir bilim dalı olarak kabul
etmesi ve sertrifikalandırması
ile birlikte, katıldığı kursu başarı
ile tamamlayarak Akupunktur Uzmanı
oldu. Bitki tıbbı ile ilgili çalışmaları
olan Akben‘in, bu alanda
araştırma ve tedavi yaklaşımlarını
sürdürmektedir. 1992 yılından
beri Vakıf Gureba Hastanesi’nde
çalışan Dr. Ali Akben, evli ve üç
çocuk babasıdır.
DR. ALİ AKBEN
1
KBEN
SAĞLIK MERKEZİ
Akben Sağlık Merkezi 3
İÇİNDEKİLER
Önsöz
Merkezimizde Tedavi
Yapılan Başlıca
Hastalıklar
NÖROLOJİK HASTALIKLAR
Migren Ağrısı
Gerilim Kaynaklı Baş Ağrısı
Küme Baş Ağrısı
Trigeminal Nevralji
Bel Ağrısı ve Bel Fıtığı
Boyun Ağrısı (Boyun Fıtığı)
Epilepsi (Sara)
Unutkanlık
Kireçlenme
Beyin Felci
Parkinson Hastalığı
Kas Hastalıkları
Kas Romatizması
(Fibromyolji)
Sırt Ağrısı
Multipl Skleroz (MS)
Müzmin Ağrı ve Yorgunluk
4
6
8
11
12
13
14
16
18
20
22
24
25
26
27
29
Baş Dönmesi ve Dengesizlik
Stres
Panik Atak
Tükenmişlik Sendromu
Niçin Şişmanlıyoruz?
TEDAVİ YÖNTEMLERİ
Akupunktur
Tens
Magnetik Alan Tedavisi
Bitkilerle Tedavi:
Fitoterapi
HASTALARIMIZDAN
Hasta Deneyimleri
SAĞLIKLI YAŞAM İÇİN
EGZERSİZ
Denge Egzersizleri
Spinal Stenoz (Dar
Kanal) Egzersizleri
Bel Ağrılarından
Korunma Egzersizleri
Sakroiliak Eklem Ağrıları
İçin Egzersizler
Omur, Omurga ve Kalça
31 Egzersizleri
33
35
36
38
40
42
46
47
48
54
57
61
63
64
65
30
KBEN
SAĞLIK MERKEZİ
4 Nörolojik Hastalıklarda Tedavi Yöntemleri Akben Sağlık Merkezi 5
ÖNSÖZ
astalık tüm canlı yaratıkların ortak kaderidir. İnsanoğlu var oluşundan bu
yana yaşamını sürdürebilmek ve yaşam kalitesini yükseltmek adına, hastalıklara
şifa aramış ve onlarla mücadele etmiştir. Hastalıkların tedavisinde
kullanılan yöntemler, zaman içinde birçok değişikliğe uğrayarak gelişmekte
olsa da, asıl şifa kaynağı insanın kendisidir. Aslında hastalar, içlerinde
var olan doktorları ile biz hekimlere müracaat eder. Bize düşen en önemli
sorumluluk, hastalarımızda hazır bulunan bu tedavi iksirini ortaya çıkartmaktır.
Hastalıkları tedavide en önemli unsurun insanın içindeki ruhsal güç
olduğu, son çeyrek yüzyılda daha iyi anlaşılmıştır.
Tüm teknolojik gelişmeler ve üretilen çağdaş ilaçlar belli bir yere kadar yarar
sağlarken, birçok vakada beklenmedik olumsuz durumlar yaşanmıştır.
Yüzyılımızın başında heyecanla ve büyük ümitlerle sarıldığımız birçok tedavi
ve ilaç, daha sonraki yıllarda ölümlere veya nesilden nesile sakat kalınmasına
sebep olmuştur.
Şifayı ararken arı misali her çiçekten bir zerre almak gerekiyor. Bu günkü
tıbbın kaynağı olan batı tıbbında dua, meditasyon, yoga, tibet tıbbı, nöalterapi
fitoterapi, ayurveda, akupunktur, homeopati, osteopati, nümeroloji,
astroloji, iridoloji, inanç tedavisi, dokunmatik tedavi gibi uygulamalar, giderek
artan bir rağbet görüyor. Bu tedavilerin olumlu katkıları ile ilgili çeşitli
araştırmaların sonuçları herkesi hayrete düşürüyor. Bu güne kadar yapılan
çalışmaların çoğu, bedene yönelikti ve yetersiz kalıyordu. Tüm bu farklı
tedavi yöntemlerinin başarılı olmasında ortak adres: İnsanın et ve kemik
dışında olan yapısı, yani zihin ruh kalp ve maneviyatı. Bu son çalışmaların
olumlu sonuçları, önümüzdeki yıllarda bu alandaki birçok boşluğun doldurulması
gerekliliğini desteklemeye devam edecektir.
Bu gerçekler biz hekimlerin aynı zamanda birer sanatkâr olması gerekliliğini
ortaya çıkarıyor. Tedavi etme sanatı olarak yorumlanabilecek bu sanatta,
hekimlik ilimi ve becerisi yanında; doğru yönlendirme, zihin-beden-ruh
ahengi, hasta-doktor ilişkisi ve tedavide arı misali her şeyden yararlanma
becerilerini taşımak gerekir.
Sanatsal tedavi yaklaşımı olarak kabul edebileceğimiz bu yaklaşımlar, kazandırdığı
estetik ve zarafet ile zor günlerin iyi bir alternatifi olarak önem-
H
senmelidir. Fakat bu tedavi destekleri, hekim dışı uygulayıcıların cirit attığı
bir alan olmamalıdır. Cahil cesareti ile yapılan hekim dışı birçok yanlışın
düzeltilmesi, yine biz hekimlere düşmektedir.
Önemsenmesi gereken bu tür alternatif terapötik destekler ve modern tedavi
yaklaşımları ile bir bütün olarak hastalarımıza yardımcı olma gayretimiz,
Rabbimizin şafi isminin tecellisinde de iyi bir sebep olacaktır. Bütüncül
hekimlik anlayışı ile insanlarımızın içlerinde mevcut bulunan doğal
eczanelerin kapılarını açarak şifalarına vesile olmak ta bizim işimiz.
Bu kitapçık, hastalıkların çare ve çözüm peşinde koşan insanlara yararlı olması
ve bilgilendirme maksadı ile sizlerin istifadesine sunulmuştur.
Dr. Ali AKBEN
Nöroloji ve Akupunktur Uzmanı
Fitoterapist
6 Nörolojik Hastalıklarda Tedavi Yöntemleri Akben Sağlık Merkezi 7
MERKEZİMİZDE TEDAVİSİ
YAPILAN BAŞLICA HASTALIKLAR
Migren
Gerilim Baş Ağrısı
Ense Boyun Sırt Ağrısı
Kireçlenmeler
Fibromyalji
Bel ve Boyun Fıtığı
Baş Dönmesi
Alzheimer Hastalığı
Sinir Ucu İltihabı
Unutkanlık
Müzmin Ağrılar
Felç Tedavisi
Sinir ve Kas Hastalıkları
Parkinson Hastalığı
Sara (Epilepsi)
Multipl Sklerosis (MS)
Yüz Felci ve Yüz Ağrısı
Altını Islatma (Enüresis)
Astım - Alerjik Hastalıklar
Şişmanlık - Zayıflık
Sigara Bırakma
Siyatik
CTS, TTS
Tuzak Nörepatileri
Dr. Akben, 1994 yılında kurduğu Akben Sağlık Merkezi’nde; Akupunktur,
Lazer, Tens tedavilerini uygulamaktadır. Hastalarına Nöral Terapi ve Fitoterapi
gibi tamamlayıcı tıp destekleri yanında, alternatif terapötik destekleri,
modern teknolojinin tüm imkanları ile sunmaktadır. Akben Sağlık
Merkezi’nde; Uzman Nörolog, Akupunkturist ve fizyoterapist görev yapmaktadır.
Nörolojik Hastalıklarda Tedavi Yöntemleri Akben Sağlık Merkezi 9
E
skiden sıradan bir baş ağrısı olarak görülen migren ağrısının, başlı başına
nörolojik bir hastalık olduğu artık kabul edilmiştir. Migren ağrısına,
beynimizin yüzeyindeki damarların genişleyip daralması ve çevre dokulardaki
ödem yol açar. Başlıca karakteristik özelliği belirli aralıklarla gelmesidir.
Genç ve orta yaş grubunda yüzde 20’ler gibi yüksek bir oranda görülür.
Genç ve erişkin hastalığı olarak kabul edilen migren, 45-50 yaşlarına
kadar sürebilir. Migren, özellikle hanımların korkulu rüyasıdır. Ağrı, 4
ile 72 saat arası devam edebilir. Migren hastalarının büyük bir kısmının ortak
özellikleri; aşırı titiz, sinirli, çok dikkatli, zihni sürekli çalışan, duygusal
insanlar olmalarıdır.
Belirtileri
Ağrı, başın bir yarısında ve göz oyuluyor gibi zonklayarak seyreder.
Şakak ve ense ağrısı çoğu vakada karakteristiktir.
Ağrı öncesi veya sonrası bulantı, kusma, ışığa ve sese tahammülsüzlük
olabilir.
Hastanın huzuru kaçar ve rengi solar.
Alın ve yüze yayılan ağrı nedeni ile sıklıkla sinüzitle karıştırılır.
Krizlerin bir kısmında ağrı başlamadan önce parlak ışık çakmaları,
zikzak görüntüler, el-yüz ve kollarda hissedilen iğnelenme, uyuşma
gibi şikayetler olabilir.
Bazı hastalarda da ağrı öncesi aşırı neşelenme, gülme, mutluluktan
uçuyor gibi haberciler görülebilir. (Öfori)
Bazı hastalar ağrıyı; geriyor, çekiyor, yanıyor, sızlıyor, sıkışıyor, üşüyor,
kaşınıyor, burgu ile oyuluyor, bıçak saplanıyor gibi değişik şekillerde
ifade edebilir.
Bazı hastalar ağrının geleceğini saatler önce anlayabiliyorken, bazen
de birden bire şiddetli bir ağrı krizi ile kişinin hayatı alt üst olabilir.
Migreni Çağıran Sebepler
Migren krizlerinin oluşumunda stres,
açlık, tokluk, gürültü, uykusuzluk, aşırı
uyku, hanımlarda adet günleri, çikolata,
kuru yemiş, mantar, sosis, alkol,
kolalı içecekler başlıca sebepler
olarak sıralanabilir. Göz alıcı parlak
ışıklar, sigara dumanı, keskin kokular,
lodos ve rüzgârlı hava; migreni tetikleyen
faktörlerdir. Bazı gıdalarda bulunan
birtakım maddeler de damarları genişletip, migren krizini başlatabilir.
Hastalığın sebeplerine yönelik çok sayıda teori hala geçerliliğini korumaktadır.
Ancak beynimizdeki damar-sinir ilişkisindeki dengenin bozulması
ve genetik yatkınlık esas sorumlu gibi görülmektedir. Migren bilinenin
aksine, tedavisi olan bir hastalıktır. Kalıtım yoluyla, aileden çocuklara
geçebilir. Doktor, muayeneden sonra teşhis için bazı tetkikler isteyebilir.
Uzun tetkik ve tahliller gerekmez. Hastanın şikâyetleri ile kesin teşhis
konulabilir.
Tedavisi
Migren ağrısı, kişinin yaşam kalitesini önemli ölçüde etkileyen bir hastalıktır.
Ağrılar, orta şiddette ya da şiddetli olabilir. Basit krizlerde ilaç almadan
karanlık ve sessiz bir ortamda ağrının geçmesi beklenirken; şiddetli
krizlerde hekim müdahalesi ve etkili bir tedavi programı uygulanması gerekir.
Son yıllarda üretilen migrene özgü ağrıları dindiren ilaçların yanında,
krize karşı koruyucu ilaçlar da verilebilir. İyi bir hasta-hekim diyalogu,
her tedavide önemli ancak migren hastalığında çok daha önemlidir.
Akupunktur, migrende etkili bir tedavi yöntemidir. Hastalar herhangi bir
yan etkiyle karşılaşmazlar. Akupunkturda, beynin kendi üretmiş olduğu
ağrı kesiciler aktif hale gelir. Böylece çok sayıda ilaç kullanmadan tedavi
gerçekleşir. Migren krizinde akupunktur tedavisi, ağrıya karşı adeta bir
aşılamadır. Nasıl aşı ile bağışıklık sistemi aktif hale getirilerek hastalıklara
karşı direnç kazanıyorsak, akupunktur ile de ağrıya karşı direnç kazanmış
oluyoruz. Migren ağrısı ne kadar şiddetli seyrederse etsin, felce sebep
olmaz ve ölümcül değildir. Bu yönüyle migren krizi şiddetli bir nisan yağmuruna
benzetilebilir. Ağrı geçtikten sonra, hasta yaşamını önceden olduğu
gibi sürdürür.
8
MİGREN AĞRISI
NÖROLOJİK HASTALIKLAR
10 Nörolojik Hastalıklarda Tedavi Yöntemleri Akben Sağlık Merkezi 11
Migrenden Uzak Yaşamanın Yolları:
Düzenli uyumak
Sabahları düzenli kalkmak
Dengeli beslenmek
Sıkıntılı, üzüntülü ve stresli ortamlardan uzak durmaya çalışmak
Aşırı yorucu işlerde uzun süre çalışmamak
Kendimizle ve çevremizdeki insanlarla barışık olmak
Doktorun tavsiye ve önerilerine uymak
Kulaktan dolma bilgilerle tedaviyi kesmemek
Ağrı süresince sessiz, sakin, karanlık bir ortamda, başı hafif yüksekte
tutarak istirahat etmek
Düzenli egzersiz yaparak, beyinden salgılanan ağrı kesicilerden ve
mutluluk hormonundan istifade etmek
n sık karşılaştığımız baş ağrılarından biri
gerilim kaynaklı ağrılardır. Başın etrafındaki
çeşitli kasların kasılması ve gerilmesine
bağlı olarak hissedilir. Toplumsal
gerilimler, stres, yüksek beklentiler,
beklentilerin gerçekleşmemesi sonucu
oluşan hayal kırıklıkları gibi sosyal ve
toplumsal sebepler yanında; karamsar,
heyecanlı, kaygılı, huzursuz kişilik yapısı
baş ağrısına sebep olabilir.
Gerilim kaynaklı baş ağrısı çeken hastalar,
genellikle kendilerine migren tanısı
koyarlar. Oysa hem mekanizma hem de
tedavi yönünden gerilim baş ağrısı migrenden
çok farklı bir biçimde ele alınır.
Migrenli hastalar kuytu sessiz bir yer ararken, gerilim baş ağrısı çekenler
sosyal yaşama katılmak isterler. Gerilim baş ağrısı migrenin aksine tek bir
bölgeyi etkilemez. Daha yaygın bir seyir gösterir. Gün ilerledikçe şiddetlenir,
saatler boyunca sürer gider. Migrende ağrı öncesinde ortaya çıkabilen
görme bozukluğu ve diğer belirtiler, gerilim baş ağrısında yoktur. Boyun
bölgesinde yoğun bulunan kasların kasılması nedeniyle ense ve boyun
bölgesinde başlayan ağrı, zamanla tüm başa yayılma eğilimi gösterir.
Tedavisi
İlaçların yanında; masaj, nöralterapi, akupunktur, gevşeme teknikleri, bio
feed-back, ruhsal psikoloterapötik yaklaşımlar gibi destek tedavilere ihtiyaç
olabilir. Ağrının mekanizması ve çözüm yolları konusunda hasta aydınlatılır.
Etkinliği kanıtlanmış ilaçların yanında, tamamlayıcı tıp uygulamaları
da kişiye özgü olarak tercih edilir. Kasılmaların etkisi ile boyun kemiklerinde
meydana gelen düzleşme, tedavi süresini biraz uzatabilir. Baş boyun
eksersizleri ile tedavi destekleri bu hastalarda sonuca gitmemizi kolaylaştırmaktadır.
GERİLİM KAYNAKLI BAŞ AĞRISI
E
12 Nörolojik Hastalıklarda Tedavi Yöntemleri Akben Sağlık Merkezi 13
Ağrıyı Tetikleyen Sebepler
Kalabalık, gürültü
Yoğun çalışma
İş ortamı gerginlikleri
Eş ve çocuklarla yaşanan sorunlar
Ekonomik sıkıntılar
Gelecek ile ilgili kaygılar
Fazla aydınlık, karanlık vs
üme baş ağrısı genç erkeklerde daha
sık görülür. Ağrılar, migren ağrısından
daha şiddetli ve daha ızdırap verici olur.
Ani bir şekilde ortaya çıkar. Gün aşırı
tekrarlayabileceği gibi, gün içinde pek
çok kez ortaya çıkabilir. Ataklar her zaman
görülebilir, ancak çoğunlukla geceleri
ortaya çıkar. 15 dakikadan 3 saate
kadar devam edebilir, genellikle 30
ile 90 dakika arasında sürer. Nöbetler
halinde günlerce, haftalarca devam
edebilen; göz çevresinde, şakak bölgesinde
tek taraflı olan ağrılar da söz konusu
olabilir. Bazı vakalarda ağrıyan taraftaki
göz kızarır, adeta şişer. Burun tıkanır, ağrının şiddetinden insan ölümü
bile isteyebilir. Alkollü içecekler ise ağrıya davetiye çıkarır. Tedavide
ilaçlar genellikle yeterli olmadığından, alternatif metotlar seçilip uygulanır.
Cluster ağrısı olarak ta adlandırılan bu ağrının diğer baş ağrılarından en
önemli farkı: Ağrının aylarca hatta yıllarca kaybolduktan sonra, tekrarlayıp
haftalarca devam edebilmesidir. Yılda birkaç nöbetle gelebildiği gibi, yıllarca
ağrı hissetmeden yaşanabilir.
üz kaslarının hareketini sağlayan trigeminal sinirin, çeşitli sebeplerden
hastalanması sonucu hissedilen ağrıya nevraljik ağrı diyoruz. Yüzün bir
bölümünde bulunan sinir kılıfındaki zedelenmeye bağlı gelişen bu ağrının
karakteristiği: Yüzün bir tarafında, şakak, dudak, dil, kulak, yanak, boğaz
veya boyunda elektrik çarpması gibi saniyelik ağrı nöbetleridir. Ağrının
şiddetinden hastanın yemesi, içmesi, hatta temizliği dahi aksar. Belirli
aralıklarla gelen, çeşitli tedavilere direnen bu ağrıda da ilaçlar yanında
tamamlayıcı tıp uygulamalarından, özellikle akupunktur ve nöral terapilerden
oldukça başarılı sonuçlar alabilmekteyiz.
KÜME BAŞ AĞRISI
K
Y
TRİGEMİNAL NEVRALJİ
14 Nörolojik Hastalıklarda Tedavi Yöntemleri Akben Sağlık Merkezi 15
el fıtığı için çağımızın hastalığıdır desek yerinde olur. Belimizde 5 adet omur
kemiği vardır. Bu kemikler arasında da disk adı verilen kıkırdaklar bulunur.
Disk, özel bir bağ dokusu organıdır; omurganın dayanıklılığına, hareketliliğine
ve zorlamalara karşı dirençli olmasına, omurgaya uygulanan şok şeklindeki
darbelerin emilmesine ve kuvvetin çevre dokulara dengeli bir şekilde
dağılmasına hizmet eder. Bel fıtığı, beldeki omur kemikleri arasında bulunan
ve adeta bir amortisör gibi görev yapan bu disklerin fıtıklaşması, yerlerinden
çıkması sonucu ortaya çıkan bir rahatsızlıktır.
Belimizde meydana gelen ilk iki değişiklik, diskin çeperinde aynen parmağınız
yandığında olduğu gibi su toplanmasına benzer bir ödem ya da baloncuk
meydana gelmesidir. Üçüncüsü ise disk yırtılmasıdır. Bu üç değişikliğe
de fıtık deniyor. Ama üçü de fıtık değildir. Bel fıtığı aslında ciddi ameliyat
gerektiren yırtıklara denir. Bu ilk iki değişiklik, bel fıtığının başlangıç
evreleridir. Ağrı, his ve refleks kayıplarıyla ortaya çıkar. Beli ve bacağı etkiler.
Toplumun çeşitli kesimlerinde bel rahatsızlığı o kadar yaygındır ki, birçok
ülkede yapılan istatistiklere göre; doktora müracaat nedeni olarak bel
ağrısı, soğuk algınlığından sonra ikinci sırayı almaktadır. İnsanların yaklaşık
% 80’i hayatları boyunca, en az bir defa bel ağrısı ile karşılaşmaktadır.
Belirtileri
Bel ve bacakta ağrı
Hareket kısıtlılığı
Yürürken aksama
Bir tarafa doğru yamuk yürüme
Bacağın bir tarafında uyuşma, yanma
Bacağa vuran güç kaybı
Bacak kaslarında incelme
Bel fıtığı hastası nelere dikkat etmeli
Eğilip kalkarken dizlerini kırmalı
Uzun süre oturmamalı
Uzun süre yüzü koyun yatmamalı
Kilosunu korumaya özen göstermeli
Ters hareket, sağa sola dönme, eğilme,
hatalı pozisyonlarda uzun süre durma
gibi fıtığı patlatabilecek çeşitli yanlışlıklara
düşmemeli
Stres ve gerilimden kaçınmalı
Kasların tembelleşmesine izin vermemeli
Karın, kalça, bel kaslarını geliştirecek
hareketleri düzenli olarak yapmalı
Yanlış duruş ve oturuşlara dikkat etmeli
Uzun süre araba kullanmamalı
Tedavisi
Bel fıtığı vakalarının büyük bir kısmı, uyguladığımız
tedavilere kısa bir süre içinde cevap verir. Özellikle, refleks ve duyu
kaybı olmayan hastaların başarılı olma şansları çok yüksektir. Tedaviye direnen
%3-5 oranında vakalarda ise ilaç tedavisi yanında uyguladığımız
masaj, tens, fizyoterapi, nöralterapi, akupunktur, magnetik alan ve laser
gibi tedavilerle olumlu sonuçlar alınabilmektedir. Hastalar tavsiyelerimize
uyarak istirahat edip yanlış yapmadıkları sürece, felç olma ya da sakat
kalma riskleri yoktur. Bel fıtığında ameliyatla tedavi, çok sayıda riski de
beraberinde getirdiği için üzerinde çok düşünülmesi gereken bir yaklaşımdır.
Çok nadir olarak planlanmalıdır.
BEL AĞRISI VE BEL FITIĞI
B
16 Nörolojik Hastalıklarda Tedavi Yöntemleri Akben Sağlık Merkezi 17
BOYUN AĞRISI (BOYUN FITIĞI)
oyun ağrıları; omurlar arasındaki kıkırdağın yıpranması, ani ve güçlü boyun
hareketleri, ağır kaldırmak, ani ters dönüşler, baş öne eğik olarak uzun
süreli çalışma, masa başı işleri, özellikle emniyet kemeri takmadan araba
kullananlarda ani fren yapılması veya trafik kazası, geçirilmiş boyun travması,
spor yaralanmaları ve osteoporoz sonucu oluşabilir. Ancak günümüzde
özellikle yanlış oturuşlar, yanlış pozisyonda televizyon izleme ve kitap
okuma, bilgisayar kullanımı boyun fıtığı sebebi olarak öne geçmiş durumdadır.
Omurgayı oluşturan kemiklerin arasındaki disk zamanla zayıflayarak, disk
içeriği dışarıya doğru fırlar. Fıtıklaşma sonucu, sinir kökü ya da omuriliğin
üzerine baskı oluşabilir. Sinir kökü sıkışması ile kola ve ele yayılan şiddetli
ve yanıcı ağrı, uyuşma, karıncalanma, ileri olgularda el veya kolda kas
güçsüzlüğü görülebilir. Her boyun ağrısını boyun fıtığı olarak algılamak
yanlıştır. Vücudumuzu beynimize bağlayan boynumuzun, başka birçok sebepten
dolayı ağrıyabileceğini unutmamalıyız.
Yapılacak ayrıntılı bir nörolojik muayeneyi, uygun vakalarda çeşitli tetkiklerle
tamamlayıp kesin teşhis konulduktan sonra tedavi yaklaşımı kolaydır.
İnce el işleri, bilgisayar kullanımı, uzun süre televizyon izleme veya tek elde
taşınan ağırlık gibi sebeplerle hastalık tetiklenebilir. Zamanla baş ve boyun
hareketlerini kısıtlayan ağrı nedeniyle, hasta hekime müracaat eder.
Modern ilaç tedavilerinin yanında; akupunktur, laser, fizik tedavi, magnetik
alan tedavisi gibi seçenekleri, uygun hastalarda tedaviyi başarı ile
sonlandırır.
Boyun fıtığında felç olma ihtimali, zamanında yapılacak tedavi ve uyulacak
tavsiyelerle yok gibidir. Tedavi süresince bazı hastalarda gelişen boyun
düzleşmesini düzeltmek için boyunluk kullanımı tavsiye edilir. Tedaviye
cevap haftalar içinde gelebilir. Boyunluk kullanma süresi üç haftayı
aşmamalıdır. Çok nadir vakalarda, fıtığın ameliyat ile çıkartılması gerekebilir.
Boyun Fıtığından Nasıl Korunmalı?
Boyun duruşunun düzgün olması, boyun-sırt bölgesinin güçlendirilmesi,
boyunda travmadan ve tekrarlayıcı stresten kaçınmak, düzgün beslenmek,
düzenli olarak fiziksel aktivite yapmak, sigarayı bırakmak, iş yerinde
ergonomik düzenlemeler yapmak, alınacak önlemlerden bazılarıdır.
B
18 Nörolojik Hastalıklarda Tedavi Yöntemleri Akben Sağlık Merkezi 19
pileptik nöbet, beyindeki hücrelerin
kontrol edilemeyen,
ani, aşırı ve anormal deşarjlarına
bağlı olarak ortaya çıkar.
Beyin, insan vücudunun
ana kumanda merkezidir.
Beyin hücreleri arasındaki
uyumlu çalışma, elektriksel
sinyallerle sağlanır. Nöbetin
nedeni, bir tür beklenmeyen
elektriksel uyarı olarak
düşünülebilir. Beynin kuvvetli
ve ani elektriksel boşalımı
sonucu oluşan, kısa süreli
ve geçici bir durumdur. Epilepsi,
dünyanın her bölgesinde, erkek ve kadında, her türlü ırkta ve yaklaşık
100 kişide bir oranında görülebilen bir hastalıktır.
Belirtileri
Kasılma
Bilinç kaybı
Bayılma
Titreme, yere düşme
Otururken uzaklara dalma
Nefes darlığı, nefes kesilmesi
Dokularda ve yüzde morarma
Aşırı tükürük salgılanması
İdrar kaçırma
Hareketlerin kontrol edilememesi
Kriz sonrası şaşkınlık, uyku hâli, baş ağrısı
Epilepsi belirtileri her kişide farklı seyreder. Belirtilerin hepsi her hastada
görülmeyebilir. Hastaların yaklaşık yarısında, bu nöbetler için belirli bir neden
bulunamaz. Belli bir grup hastada ise; gebelikte olabilen beyin geliş-
EPİLEPSİ (SARA)
E
me problemleri, doğum sırasındaki nedenler, menenjit, beyin enfeksiyonu,
beyin tümörleri, zehirlenmeler veya ciddi baş yaralanmaları epileptik
nöbetlere yol açabilir.
Tedavisi
Bazı ilaçlar ve uygulamalar nöbetleri kontrol altına almamızı kolaylaştırır.
Epileptik hastaların küçük bir kısmı, tedaviye direnir. Verilen antiepilektiklere
cevap vermeyen hastalarda, cerrahi tedaviler tartışılıp uygun
vakalarda tavsiye edilebilir.
Epilepsi Hastası Nasıl Yaşamalıdır?
Düzenli ve dengeli beslenmelidir, aç kalmamalıdır.
Televizyon ve bilgisayar gibi, nöbeti davet eden cihazlardan uzak
durmalıdır.
Alkollü, asitli, kafeinli içeceklerden uzak durmalıdır.
Aşırı derece yorulmamaya özen göstermelidir.
Uykusuz kalmamalıdır.
Motorlu araç kullanımı, yüzme gibi faaliyetlerde bulunmamalıdır.
Yüzme, ancak bir kişi denetiminde olabilir.
İlaçlar, düzenli ve nasıl tavsiye edildi ise o şekilde alınmalıdır.
Sinir, stres, aşırı üzüntü, aşırı heyecan ve korkudan uzak
durmalıdır.
Güneş altında uzun süre kalmamalıdır.
20 Nörolojik Hastalıklarda Tedavi Yöntemleri Akben Sağlık Merkezi 21
nutkanlık, günlük yaşantımızda sık karşılaşılan ve genellikle herhangi bir
hastalık belirtisi olarak algılanmayan bir yakınmadır. Yoğun iş ortamı, stres
ve yorgunluk ile birlikte görülen masum unutkanlık, su dolu bir kaba su
ilave etmeye benzetilebilir. Çoğu zaman, kapasitenin üzerinde iş yoğunluğu
ve dikkat dağınıklığından kaynaklanır. Unutkanlık şikayeti ile gelen bir
hastada yapılan tetkikler ve muayeneler sonucu, bunama gibi bir hastalık
düşünülmüyorsa tedavisi kolaydır. Bu kişilere, kuru üzüm, bol kitap okuma
ve dinlenme gibi tavsiyeler yanında; beyin kapasitesine yardımcı olan
bazı ilaçlar verilebilir.
Masum unutkanlık olarak tanımlayabileceğimiz şikâyetler, bazen zihinsel
melekelerin bozulması ile seyreden birçok hastalığın ilk belirtisi de olabilir.
Hangi tip unutkanlık önemsenmelidir?
Unutkanlıkla birlikte konuşma, anlama bozuluyorsa
Algılama, değerlendirme ve akli melekelerde sorun olduğu düşünülüyorsa,
Bunama gibi ciddi ilave bulgular varsa,
Unutkanlık bir kafa travması sonucu
olmuşsa,
Beyin iltihabı, beyin felci gibi hastalıklar
ile birlikte unutkanlık başlamışsa,
Alkol ve uyuşturucu kullanımı ile
birlikte giderek artıyorsa,
Özellikle kalp ameliyatı ile başlayan
zihinsel bozukluklar ve unutkanlık
varsa,
İleri yaşlılık, Parkinson ve Multipl
Skleroz gibi nörolojik hastalıklarla
birlikte unutkanlık ve davranış bozuklukları
varsa, önemsenmeli ve
UNUTKANLIK
U
ayrıntılı nörolojik değerlendirme ile birlikte MR, Tomografi, EEG
gibi tetkikler vakaya göre yapılmalıdır. Psikolojik testlerle hastalığın
derecesi tesbit edilmelidir. Alzaimer tipi yada yaşlılık unutkanlıkları
için, günümüzde üretilen çeşitli ilaçlar yanında, hekim hasta
yakını diyalogu bir çok aşılması zor problemin çözümünde hayat
kurtarıcı olabilir.
22 Nörolojik Hastalıklarda Tedavi Yöntemleri Akben Sağlık Merkezi 23
KİREÇLENME
ireçlenme “osteoartrit“; eklemlerde ağrı, hareketlerde tutukluk, sonraki
dönemlerde ise şekil bozukluklarına yol açan bir yıpranma hastalığıdır.
Yaşla paralel olarak artış gösterir. Kadınlarda biraz daha fazla rastlanan
bu hastalık, özellikle yük altında kalan eklemlerde daha sık görülür. Kemik
ve eklemin olduğu her bölgemizde; boyun, bel, kalça, diz, omuz, kol
ve ayakta kireçlenme olabilir. Kireçlenme
aslında eklemlerimizi kullanırken
yaptığımız hataların kısmen
bir sonucudur. Kireçlenme bölgesine
göre, şikâyetler değişir.
Kireçlenme kimlerde sık
görülür?
Masa başı iş yapanlar
Stres ve gerilim altında çalışanlar
Kilolu ve hareketi az olanlar
Nemli ve rutubetli yerlerde
yaşayanlar
Dengesiz ve düzensiz beslenenler
Eklemlerini hor kullananlar
Belirtileri
Başlıca yakınmalar; sabah tutukluluğu, ağrı, kısıtlılık, şişlik ve kireçlenen
eklemdeki şekil bozukluğudur. Kireçlenen bölgeye göre değişen bu
şikâyetler, zamanla hastanın uykusunu bozduğu veya strese sebep olduğu
için hastayı bezgin, kızgın ve karamsar yapabilir. Eklem ağrıları, özellikle
sabahları ve istirahat konumundan ilk harekete geçildiği an hissedilir. Zamanla
eklem çevresinde gerginlik, yumuşak dokularda hafif şişlik ve hareket
kısıtlılığı oluşabilir. Hareket sırasında, düzgün olmayan kemik yüzeylerin
birbirine sürtünmesinden kaynaklanan bir sürtünme sesi “ krepitasyon
K
“ duyulur. Bu ses hastalık ilerledikçe kabalaşır ve bunun yansıması olarak
hareket kapasitesi de kısıtlanmaya başlar. Eklemdeki ağrının şiddeti
giderek artar. Nihayet eklemlerde önce hafif, daha sonra giderek belirginleşen
şekil bozuklukları başlar. Bazen o kadar ilerler ki; kişinin günlük
yaşam hareketlerini altüst edecek duruma gelir. Yürüme bozulur, hatta
tamamen kaybolabilir. Bu da sorunların daha da karmaşık bir hale gelmesine
yol açar. Eklemin yaptığı göreve göre bazı hareketler yapılamayınca,
hastalar her şeyden önce yapamadıkları bu hareketlerden yakınarak
doktora başvurabilirler. Örneğin; yere çömelememe, merdiven çıkamama,
çorabını giyememe, omuz hareketlerini yapamama veya el işlevlerinde
bozulmalar söz konusu olabilir.
Tedavisi
Tedavide vakasına göre çeşitli hareketler yanında; sıcak, soğuk kompresler
ve modern kireçlenme giderici ağrı kesici ilaçlar kullanılır. Eklemlere
binen yükü azaltmak için en basitinden baston ortez protezlerden
yaralanılabilir. Aromaterapide kullanılan masaj yağları ile kireçli eklemin
ovulması veya lahana, ısırgan gibi bitkilerle kireçli eklemin korunması
çok yararlı olur. Akupunktur, kireçlenmede ağrı algısını azaltıp rahatlama
sağlar. Laser, hasarlı doku ve hücreleri tamir ederek destek olur.
Nöral terapi ise ağrı hissini azaltıp spazmı çözdüğü için bölgesel kanlanmayı
artırarak tamir sürecini hızlandırır. Fizik tedavi ve eksersiz ise çevre
kaslarda canlılık sağlayarak, kireçlenmiş organ üzerine binen yükü azaltır.
Kireçlenen bölgeye göre tavsiye edilen egzersizlerle, komşu doku ve
kasların güçlenmesi sağlanır. Bu tedavileri bir bütün olarak uygulayabilirsek,
sonuca ulaşmamız daha kolay olur.
24 Nörolojik Hastalıklarda Tedavi Yöntemleri Akben Sağlık Merkezi 25
BEYİN FELCİ PARKİNSON HASTALIĞI
eyin damarlarının tıkanması veya kanaması sonucu meydana gelen bir
hastalıktır. Damarın tıkanmasıyla, damarın gerisinde bulunan beynin çeşitli
bölgelerine oksijen akışı engellenir. Bunu sonucunda, o bölgedeki beyin
ve sinir hücreleri kısa bir süre içerisinde hasarlanır. Beyin felci bazen hiçbir
belirti vermeden meydana gelebilir.
Çoğu zaman tedavi edilmeyen hipertansiyonun bir sonucu olarak görülür.
Nadiren de olsa, doğumsal damar defektlerinden kaynaklanabilir. Hipertansiyon,
kalp hastalıkları, şeker, yüksek kolesterol, sigara, ailesel yatkınlık,
şişmanlık ve damar sertliği, beyin felcinde ilk akla gelen sebeplerdir.
Beyin felcinde tedaviden ziyade, korunma yollarını öne çıkarmak ve tavsiyelere
uymak daha akılcıdır. Hastalığa karşı koruyucu ilaçlar yanında; aktif
yaşamda stresten uzak kalmak, sağlıklı ve dengeli beslenmek, periyodik
kontrollerle tansiyon, şeker, kolesterol gibi değerlere dikkat edilmesi önerilir.
Akupunktur, nöalterapi, fizyoterapi, magnetik alan tedavileri ve psikolojik
destekler hastaların kısa sürede ayağa kalkmalarında önemli tedavi
destekleridir.
Beyin felci ile ilgili hangi şikayetlerle karşılaşılabilir sorusuna gelince, çok
geniş bir yelpazede yakınmalar olabilir. Basit bir baş dönmesinden komaya
kadar, baş ağrısı, vücudun bir tarafında güçsüzlük, uyuşma, hissizlik,
konuşma ve anlama bozukluğu, görme kaybı ve çift görme, ses kısıklığı,
yutma bozukluğu, bulantı kusma vs. gibi çok sayıda bulgu ile karşılaşmak
mümkündür. Hastalığın başlangıç bulgusunda belirtiler; saatler içerisinde
gelip geçebildiği gibi, günler içerisinde ilerleyerek hastayı yatalak hale getirebilmektedir.
Beyin felcinde sebep büyük oranda beyin damar tıkanmasının
sonucu olarak görülürken yüzde on gibi bir oranda da beyin kanaması
söz konusudur. Yüksek tansiyon ve damar kireçlenmesi vakalarında ani gelişen
şiddetli baş ağrısı ile başlayan koma tablolarında ilk akla gelmesi gereken
beyin kanaması olmalıdır. Bir gözdeki ani geçici görme kaybında ilk
akla gelecek hastalık ise şah damarındaki tıkanma veya darlık olmalıdır.
arkinson hastalığı, beynin alt kısımlarındaki gri cevher çekirdeklerinin bozukluğuna
bağlı bir sinir sistemi hastalığıdır. Hareket ve koordinasyonumuzu
sağlayan hormonların ve nörontransmitterlerin salgılanmasındaki
dengesizlik sebebiyle görülen Parkinson hastalığı, orta-ileri yaş hastalığıdır.
Hastalığın ana temel belirtileri; titreme, kaslarda sertlik ve hareketlerin
yavaşlamasıdır. Durgunluk, dalgınlık, hareketlerde titreme, yavaşlama,
yeme, içme, giyinme gibi aktiviteleri eskisi gibi yapamama gibi
şikâyetlerle karakterizedir. Titreme ilk ortaya çıkan belirti olabilir genellikle
başlangıçta tek taraflıdır. Zamanla aynı taraftaki bacağa ve karşı ele
geçebilir. Parkinson hastalığında titreme, yavaşlama ve sertlik genellikle
vücudun bir yarısında baskın olarak görülür. Titreme dinlenirken olur,
uyurken kaybolur, sinirlilik ve yorgunluk titremeyi arttırır. Tedavi edilmedikçe
bulgular ilerleyerek ve artarak devam eder. Hasta günlük, basit, rutin
işlerini dahi yapamaz hale gelebilir.
Tedavisi
Öncelikle hastanın içe kapanık olması ve sosyal yaşamdan uzak kalması
engellenmelidir. İlaç tedavisi ile beynin üretemediği dopamin maddesi
eksikliği giderilir. Ayrıca beslenme, hareket, davranış tedavileri de uygulanır.
Azalmış enerjiyi destekleyici tedaviler, depresyona karşı iyi gelen
ilaçlar vakaya göre tercih edilir.
B
P
26 Nörolojik Hastalıklarda Tedavi Yöntemleri Akben Sağlık Merkezi 27
KAS HASTALIKLARI
as hastalıkları, vücudumuzun hareket etmesini sağlayan kaslarımızı doğrudan
tutan hastalıklardır. Yani kas hücrelerinin kendileri hastalanmışlardır.
Ortaya çıkan belirtiler yalnızca bu duruma bağlıdır. Kasın kendi hastalığına
miyopati denir. Değişik yaş gruplarında farklı kaslarda görülen ilerleyici ve
tedavisi henüz yeterli olmayan bu hastalıkta, irsiyet ve kalıtım önemli rol oynar.
Ayrıntılı bir nörolojik muayene yanında EMG, kas biyopsisi ve bazı kan
testleri ile kesin tanı konur. Tedavide sınırlı seçenek olan ilaçlar ve kasların
gelişmesine katkısı olan tamamlayıcı tedaviler vakasına göre tercih edilir.
Dengeli beslenme, kilo kontrolü, aktif yaşam biçimi ve ruhsal psikolojik
destekler, iyi hekim-hasta diyalogu zemininde uygulanmalıdır. Hasta ve yakınlarının
yanlış tercih ve beklentilere karşı korunması ve kollanması, hekimlere
düşen önemli bir vazifedir. Tamamlayıcı tıp uygulamaları bu hastalara
önerilirken, neyi ne kadar başaracağımızın ve neyi hedeflediğimizin,
hastalara anlaşılır bir lisanla anlatılması zaruridir.
ibromyalji yaygın kas, iskelet
sistemi ağrısı, yorgunluk,
uyku bozukluğu bulguları
olan, kronik ve karmaşık
bir ağrı sendromudur. Nüfusun
ortalama %5’inde fibromiyalji
görülür. Genellikle
20-50 yaşları arasında rastlanır.
Hastaların önemli bir
kısmı kadındır. Yaygın ağrı en
sık yakınmadır. Hastalar ağrılarını
tanımlamada ve ağrı
yerini tarif etmede zorluk çekerler.
Daha çok boyun, sırt
ve bel bölgesinde yaygın ağrıdan
yakınırlar. Kol ve bacaklarda da ağrı olabilir. Yorgunluk, hastanın
günlük yaşamını etkileyecek boyutta olabilir. Hasta uykuya dalamamaktan
veya sık uyanmaktan yakınabilir. Bazen de uyku süresinin yeterli olmasına
karşın uyku dinlendirici olmayabilir, ya da hasta hiç uyumadığı
hissi ile uyanır. Bu üç ana bulgu dışında sabah tutukluğu, konsantrasyon
ve bellek bozukluğu, hafif ateş, boğazda yanma ve ağrı, koltuk altı
ve boyundaki lenf bezlerinde şişkinlik, karın ağrısı, ishal, kabızlık, sık idrara
gitme, çene ekleminde ağrı, baş ağrısı, göz ve ağız kuruluğu, el ve
ayaklarda uyuşma, huzursuz bacak sendromu, aşırı terleme gibi hastalığa
eşlik edebilen başka belirtiler de mevcuttur, ancak bunların hepsi her
olguda gözlenmeyebilir.
İşe gidemeyecek kadar aşırı ağrı ve yorgunluk, hastayı canından bezdirebilir.
Aylarca devam eden bu şikâyetler hastada kalıcı etkiler ve izler bırakırsa,
yaşam kalitesi ve iş veriminde düşüşlere sebep olabilir. Hastalığın
çeşitli sebepleri arasında stres ilk sıralarda yer alır. Stresle salgılanma
düzeni değişen kortizon dengesizliğinin ana sorumlu olduğu, ortak
kabul görmektedir.
K
F
KAS ROMATİZMASI (FİBROMYALJİ)
28 Nörolojik Hastalıklarda Tedavi Yöntemleri Akben Sağlık Merkezi 29
Yaygın ve gezici vücut ağrıları yanında, dokunma ve basınç uygulanmasına
hassas olan onlarca tetik noktası, teşhis koymamızı ciddi ölçüde kolaylaştırır.
Tedavisi
Hastalığın tedavisinde ağrı kesici ilaçlar, antidepresanlar, kas gevşeticiler
ve uyku düzenleyici ilaçlar kullanılmaktadır. Egzersiz, hastalıkta en önemli
tedavi ve korunma yöntemidir. Özellikle gevşeme egzersizleri, germe egzersizleri,
kardiovasküler kondüsyon programı, yürüyüş, yüzme ve bisiklete
binme yararlıdır. Egzersiz tipi ve şiddeti, hekim tarafından hastaya göre
ayarlanmalıdır. Fizik tedavi, ağrının ve kas gerginliklerinin azaltılmasında
çok etkili bir yöntemdir. Kas gerginliklerinin azaltılmasında; masaj ve miyofasyal
gevşeme ve basınç teknikleri olumlu etkiler sağlar. Hekim-hasta
diyalogu tedavide başarının önemli anahtarıdır. Kas romatizmasında akupunktur,
nöral terapi ve bitkiler, bitki yağları ile masaj yüz güldürücü sonuçları
ile hastalarımızın iyileşmelerini kolaylaştırmaktadır.
ünümüz insanı, her zamankinden daha fazla stres ve gerilim altında yaşıyor.
Yaratılışına uygun olarak yaşamak yerine, mekanik ortamlarda çeşitli
teknolojik ürünlerle ve onların yaydığı elektromanyetik ortamlarda havası
kirli, oksijeni az, doğallıktan uzak mekânlarda hayat sürmenin bedelini
ise sağlığını kaybederek ödüyor.
Sırt ağrısı şikâyeti ile gelen hastalarda çok sıklıkla kas ve sırt omurgalarında
duruş, oturuş hatalarından kaynaklanan zorlanma ve gerilim olduğu
anlaşılıyor. Şişmanlık, kilo ile boy uyumsuzluğu, öne eğilerek çalışma,
sırta yönelik travma, depresyon ve sıkıntı ile seyreden ruhsal hastalıklar,
çeşitli darbeler, burkulma, spazm gibi sebeplerle de sırt ağrısının başladığını
biliyoruz. Hamilelikte görülen sırt ağrısı, genellikle doğum sonrası
kayboluyor.
Sırt ağrısı, bazen bel ve boyun bölgesinin çeşitli sebeplere bağlı ağrılarının
yansıması olarak meydana gelebilir. Omurilik kemiği boyunca çeşitli
fonksiyonlara sahip kaslar, başımızın arka tarafından kuyruk sokumuna
kadar birbiri ile bağlantılı olarak devam etmektedir. Bu fiziki bağlantı,
birçok ağrılı hastalıkta, sırt bölgesine yansıma oluşturmaktadır.
Boyun ve sırt egzersizlerinin ehemmiyeti gün geçtikçe artıyor. Ömür boyu
sırt ve boyun ağrısı çekmemek için düzenli egzersiz yapmak gereklidir.
Bilhassa kas-iskelet sisteminin yapısında doğuştan gelen şekil bozuklukları
varsa, ağrılar çıkmadan evvel egzersizlere hemen başlanmalıdır.
SIRT AĞRISI
G
30 Nörolojik Hastalıklarda Tedavi Yöntemleri Akben Sağlık Merkezi 31
MULTİPL SKLEROZ (MS)
ultipl Skleroz, beyinde ve omurilikte mesajları taşıyan sinir telleri etrafındaki
koruyucu kılıfın (miyelin kılıfı) hastalığıdır. Kılıfın hasar gördüğü yerlerde
sertleşmiş dokular (skleroz) yer almaktadır. Bu sertleşmiş alana da plak denir.
Bu plaklar sinir sistemi içinde pek çok yerde oluşabilir ve sinirler boyunca
mesajların iletilmesini engelleyebilir.
Multipl Skleroz (MS) genç insanlarda trafik kazaları dışında, nörolojik nedenli
özürlülüklerde birinci sırayı almaktadır. Hastalık genellikle gençlerde,
kadınlarda, sosyo-ekonomik düzeyi yüksek toplumlarda, kentlerde yaşayan
eğitim düzeyi yüksek kişilerde görülür. İrsiyetle pek ilgisi olmayan
MS’de otoimmünite olarak bilinen sebep öne çıkmaktadır.
Belirtileri
Hastalığın ilk belirtileri birkaç gün içinde ortaya çıkar; alevlenmeler ve düzelmelerle
seyreder. Başlangıç dönemlerinde tam bir düzelme gösterirken,
bazen hastalığın ilerlemiş evrelerinde az sayıda hastada, baştan itibaren
düzelmeler olmaksızın kötüleşme söz konusu olabilir.
Başlıca bulguları; görme bozukluğu, çift görme, bulanık görme, vücudun
bir tarafında uyuşma, güçsüzlük gibi yakınmalar, idrar tutmada zorluk veya
sık idrara çıkma gibi belirtiler yanında; bazı vakalarda yürüme bozukluğuna
kadar yaygın şikâyetler olabilir.
Tedavisi
Modern ilaçlar yanında, tamamlayıcı destek tedaviler, Magnetik Alan Tedavisi,
Akupunktur gibi uygulamalar tercih edilebilir. Hasta tedaviden önce,
hastalığı ile ilgili ayrıntılı olarak bilgilendirilmeli ve bu tedavilerden hedeflenen
amaç doğru bir şekilde hastaya anlatılmalıdır.
üzmin ağrı ve yorgunluk, son çeyrek yüzyılın ağırlıklı sorunu olarak görülmektedir.
Devamlı olarak halsiz olma, bütün bedende yaygın olarak
hissedilen ağrı, hiçbir iş için gerekli enerjiyi sağlayamama gibi belirtileri
vardır. Toplumda çok büyük oranda görülmektedir. Tecrübelerimiz ışığında
nedenleri şöyle sıralayabiliriz:
Gıdaların değişmesi
Rejim programları ve öğün atlamalarla organ ve dokularımızın
dengesinin kaybolması
Yeterli ve sağlıklı uykudan yoksun yaşamak
Yaşadığımız topluma ayak uydurmak ve bazı sorunlarımızı unutmak
için birçok zararlı alışkanlıklar kazanmak
Yaşanan çevre ve içilen su kalitesine önem verilmemesi
Çalışma ortamındaki sağlıksızlık ve yetersizlik sonucu gerginliğin
artması
Alkol, sigara, kafein, çeşitli rafine ilaçlar, besin katkı maddeleri,
spreyler ve parfüm, tarımsal böcek ilaçları, havadan soluduğumuz
ağır metaller, egzoz gazı, radyasyon gibi hücre ve canlılık katili zararlı
maddelerden temizlenme kürlerini önemsememek.
Endişe ve gerilimli bir yaşam tarzı
Kendimize zaman ayırmayı ihmal etmek
M
M
MÜZMİN AĞRI VE YORGUNLUK
32 Nörolojik Hastalıklarda Tedavi Yöntemleri Akben Sağlık Merkezi 33
Tedavisi
Muayenelerin, tetkik ve tahlillerin normal çıkmasına rağmen ilaçlara pek
cevap vermeyen bu şikâyetle mücadele etmenin çeşitli yolları vardır: Öfke
ve kızgınlıklarımızı kontrol edebiliriz, hayata iyimser bir gözle bakmaya çalışabiliriz.
Sağlıklı ve derin bir uyku, ertesi güne bizi her türlü sorunumuzun
önüne geçmiş hale getirecektir.
Bağışıklık sistemimizi destekleyerek, hem hastalıklara karşı daha dirençli,
hem de ağrılarımızı kontrol etme yönünden avantajlı oluruz.
Düzenli ve kararında eksersiz programı ile beynimizden salgılanan doğal
ağrı kesicilerden yararlanabiliriz. Bitkisel ürünleri tedavi amaçlı olarak kullanabiliriz.
İyileşme potansiyelimizi harekete geçirmek için sağlam bir zeminde kurulan
hasta hekim diyaloguna önem vermeliyiz. Tüm tedavilerde geçerliliği
her gün biraz daha önemsenen hekim-hasta diyalogunun, müzmin ağrı ve
yorgunluk sendromu için ayrıca bir önemi vardır. Tedavilerle ilgili aydınlatıcı
bilgiler hastalara anlatılarak hastalarda güven sağlanmalı ki; şikayetleri
azalıncaya hastalık bulguları yok oluncaya kadar sabredip, tedaviye yardımcı
olabilsinler.
aş dönmesi ve denge kaybı, hastalarda panik ve korkuya sebep olan sık
karşılaştığımız bir yakınmadır. Beyin ve boyunla ilgili hastalıkların habercisi
olabileceği gibi, sıklıkla iç kulak ve ortakulakla beynimizdeki denge
organı arasındaki bağlantı ve düzenin bozulmasıyla da ilgilidir.
Baş dönmesi ve dengesizlik şikâyeti ile gelen hasta, öncelikle ayrıntılı bir
nörolojik muayeneye tabi tutulmalıdır. Gerekli görülen durumlarda, kesin
teşhis için boyun ve beyin filmleri alınmalıdır.
Hastalarda baş dönmesi, bulantı, kusma gibi denge organının fonksiyon
bozukluğu bulguları yanında; kulak çınlaması, uğultu, başta sıkışma,
gerginlik, boyun kaslarının kasılmasına bağlı sertlik ve çekilme gibi
şikâyetler bulunabilir. Stres ve gerilimdeki artma devam ettikçe; çarpıntı,
sık idrara gitme, panik ve ölüm korkusu gibi şikâyetler, hastaların yakınma
konusu olabilir.
BAŞ DÖNMESİ VE DENGESİZLİK
B
34 Nörolojik Hastalıklarda Tedavi Yöntemleri Akben Sağlık Merkezi 35
Meniere Hastalığı
Eğer baş dönmesi Meniere hastalığı ile uyumlu ise baş dönmesi ve bulantı
kusma yanında; kulaklarda ve beyinde basınç hissi, patlayacak gibi olma
ve işitme azalması gibi bulgular, vakadan vakaya değişik şekillerde görülebilir.
Benign Pozisyonel Vertigo
Baş, boyun hareketleri, yatakta dönme ve eğilip kalkma ile bağlantılı baş
dönmesinde ise bulgular belirli bir pozisyonda artış gösterme eğilimindedir.
Günler içinde şiddeti giderek azalan benzer baş dönmelerinin ayırıcı
teşhis ve tedavisinde, biz hekimlere büyük sorumluluklar düşmektedir.
Teşhiste ilk adım, hastanın kendisimi dönüyor yoksa çevresi mi dönüyor?
Baş dönmesi gemi yolculuğu sırasında hissedilen bir dengesizlik gibi mi?
Ya da dönmenin başka şikayetlerle ilgisi var mı? gibi soruların yanıtlanmasıdır.
Tedavisi
Muayene ve tetkiklerde önemli bulguya rastlamadığımız her türlü baş dönmesinde
tedavi, hekim - hasta diyaloguna önem verilerek planlanmalıdır.
Baş dönmesi ve dengesizlik şikâyeti ile gelen hastalarda: Kansızlık, kan şekeri
oynaması, vitamin noksanlığı, düzensiz beslenme, uykusuzluk, stres vs
gibi başka sebepler de araştırılmalıdır.
Dönme ve kusmaya iyi gelen ilaçlar, beyin damar akımını destekleyici tedaviler
yanında; hastanın stres ve psikolojik durumuna önem verilmesi gerekir.
Çünkü ruhsal gerginlikler, stres ve kaygı gibi sebepler, baş dönmesi
hissini daha fazla yaşamaya ve hissetmeye sebep olabilir.
Denge eksersizleri yapılarak tedavinin desteklenmesi, kalıcı iyileşmelere
zemin hazırlar. Denge eksersizlerinden en önemlisi olan; 20-25 cm uzağımızda
elimizde tuttuğumuz bir kalemi, başımız sabit bir pozisyonda, gözlerimizi
sağa sola doğru kaydırarak takip etme işlemini, düzenli ve planlı yaparak
umulmadık olumlu sonuçlar alabiliriz.
tres vücudun içsel ve dışsal uyaranlara karşı verdiği bir tepkidir. Dışsal
uyaranlar iş hayatındaki sorunlar, başka bir şehre ya da ülkeye taşınmak
ya da bir yakının kaybı olabilir. İçsel uyaranlar ise fiziksel ve ruhsal
huzursuzluklardır. Bunlar tehdit edici boyutta olduğunda, vücut kendini
korumaya geçer.
Stres hayatımızın her alanında karşımıza çıkabilir ve tüm dengeyi alt üst
edebilir. İçinizdeki gelen sıkıntıyı atamadıkça, gerginlikten kurtulamazsınız
ve gerginlik arttıkça sıkıntınız yoğunlaşır. Trafik sıkıştığında, bir iş görüşmesine
gittiğimizde, çocuğumuz okulda başarısız olduğunda stres
yaşayabiliriz. Stresle mücadeleyi öğrenmek, dıştan gelen baskıları önlemek
veya bu baskıların üstesinden gelebilmekle mümkündür. Yani stres
oluşturan ortamlardan uzak durmak ya da bu durumlardan etkilenmemek
gerekir. Etkilenmeyi en az seviyeye indirmek; sağlıklı ve uzun yaşamak
için son derece gereklidir. Yapılan araştırmalar stresin, pek çok
hastalığın başlamasında ve artışında önemli bir sebep olduğunu göstermektedir.
Kendi gücünüzü kullanarak vücudu ve zihni gevşetme egzersizlerini öğrenerek,
kendinize zaman ayırarak, stresin etkisinden kurtulabiliriz.
STRES
36 Nörolojik Hastalıklarda Tedavi Yöntemleri Akben Sağlık Merkezi 37
anik atak genellikle herhangi
bir sebep olmadan, ani olarak
ortaya çıkan; korku, sıkıntı endişe
ve kaygı nöbetidir. Panik nöbeti,
kişinin vücudunda bazı fiziksel
belirtilerle kendini gösterir.
Bu yüzden de çoğu zaman
kişide yoğun bir korku ve rahatsızlık
duygusu yaratır. Kişi, çok
kötü bir şey olacağını, çıldıracağını,
öleceğini veya kalp krizi
geçireceğini zanneder. Bulunduğu
ortamdan uzaklaşmak ve
yardım alabileceği bir sağlık kuruluşuna
gitmek ister. Hastanede veya acil serviste, çoğu zaman herhangi
bir girişimde bulunulmadan bu belirtiler geçer ve kişi kendini iyi hisseder.
Belirtileri
Panik nöbeti sırasında, hastalarda aşağıdaki şikayetlerden 4-5 tanesi
veya daha fazlası görülebilir.
Göğüste sıkışma, ağrı, kalp çarpıntısı, kalbin duracağı veya kalp
krizi geçiriliyor zannedilmesi
Titreme, ürperti, terleme
Nefes darlığı, boğuluyor gibi olma, soluğun kesiliyor gibi olması
ve oksijen açlığı
Karın şişliği ve karın ağrısı, bazen bulantı
Baş dönmesi, sersemlik hissi, düşecekmiş ya da bayılacakmış
gibi olma
Kontrolünü kaybedeceği ya da çıldıracağı korkusu
Ölüm korkusu, uyuşma ve karıncalanma duygusu
PANİK ATAK
P
Üşüme, ürperme ve ateş basması
Bu ve benzer şikayetler 15-20 dakikada gelir ve geçer. Aslında, gök gürültülü
bir nisan yağmuru gibi gelip kişiyi adeta alt üst eden bu şikayetler geçtikten
sonra, hasta da hiçbir belirti kalmaz. Hastalığın tekrarlayacağı korkusu
ve aynı durumu tekrar yaşamak, çoğu insanda bu hastalığı kalıcı hale
getirebiliyor.
Tedavisi
Hasta, konusunda uzman iyi bir hekimle görüşmüyorsa, yanlış yönlendirmeler
ve tedaviler bazen durumun daha da kötüleşmesine sebep olabiliyor.
Doğru tedavi yaklaşımlarına akupunkturu ve bazı bitki çaylarını ilave
ederek, hastanın içindeki şifa eczanesini aktif hale getiriyoruz. Bu yaklaşıma,
iyi hasta-hekim diyaloğunu ekledikten sonra sonuçlarımız genellikle
yüz güldürücü oluyor.
38 Nörolojik Hastalıklarda Tedavi Yöntemleri Akben Sağlık Merkezi 39
astalığın sebebi adından da anlaşıldığı gibi tükenme. Özellikle çalışan
üreten ve annelik sorumluluğunu taşıyan hanımları etkileyen günümüzün
moda ismi ile enerji azalması, sıklıkla depresyonla karıştırılmaktadır.
Uyku düzensizliği, çabuk sinirlenme, parlama nöbetleri, baş boyun
ve sırt ağrıları ile ortaya çıkan ve yeni tanımlanan bir hastalık. Yapılan
çeşitli tetkiklerde genellikle bir bulguya rastlanmıyor. Çok sayıda tıbbi ya
da tıbbi olmayan tedavilere rağmen şikâyetlerin artarak devam etmesi,
biz hekimlere düşen sorumlulukları daha da arttırıyor.
İnsan niçin tükenir?
Üretilenden daha çok enerji tüketimi
Beyinde bünyeyi bir kurt gibi içten
kemiren gereksiz düşünceler
Kapasitenin üzerinde çalışma
Ev, iş, eş ve çocukların sorumluluğu
gibi ciddi bir yükün altında kalma
Aile içi ve yakın çevre ile iletişimde
yaşanan sorunlar
İnce ve hassas düşünme sonucu,
her şeyin yük olmaya başlaması
Bünyede uyuşturucu etkisi yaratan
rafine gıdalar, beyaz şeker, beyaz
un gibi maddelerin tüketimi
İş hayatının yorucu, stres dolu ve
bitirici etkisi
Kendine ayıracak özel bir zamanın
olmaması
Her şeyin en mükemmelini yapma
arzusu
Kadının duygusal yönden kendini
ihmal etmesi
TÜKENMİŞLİK SENDROMU
H
Neler yapılabilir?
Tükenmişlik Sendromu, yaşam kalitesini önemli ölçüde düşüren bir hastalıktır.
Hayatı çekilmez bir hale getirebilir. Fakat zamanında alacağımız basit
önlemlerle bu hastalığın pençesinden kısa sürede kurtulabiliriz. Çeşitli tetkik,
tahlil gibi gereksiz ayrıntılarda boğulmadan alacağımız basit önlemlerle
bu olumsuz gidişe dur diyebiliriz.
Kendinizle barışın
Muhabbet ve mutluluklarınızı paylaşarak çoğaltın
Gıdaları iyi sansürleyin
Enerji üretiminin ana maddesi olan klorofilden zengin yeşil sebzelerle
ve meyveler yiyin
Sebze meyve ağırlıklı beslenme yanında; bizi zinde ve dinç tutan gıdalardan
yararlanmalıyız
Kendinize ayırdığınız özel zamanlarınız olsun
Hobileriniz ve sosyal aktiviteleriniz olsun
Halleşip dertleşebileceğiniz bir iki samimi dostunuz olmalı
Yaşam tarzınızda yapabileceğiniz değişikliklerle kendinizi ödüllendirebilirsiniz
Düzenli egzersiz önemli bir tedavi metodudur
Manevi dinamikler ve iç barış önemli birer enerji kaynağıdır
Tükenip bitmiş bir insana ışık olabilen hekimler, tedaviye önemli artılar
getirebilir.
40 Nörolojik Hastalıklarda Tedavi Yöntemleri Akben Sağlık Merkezi 41
NİÇİN ŞİŞMANLIYORUZ?
işmanlığı kısaca vücuttaki yağ miktarının artması olarak tanımlayabiliriz.
Şişman insanlar üzerinde yapılan araştırmalarda, çoğu zaman şişmanlığa
neden olan herhangi bir rahatsızlığa rastlanmaz. Hatta bu insanların bir
kısmı kendisi ile barışık olarak yaşar. İnsanların bir kısmı da su içsem yarıyor
diyerek, niçin şişmanladığını anlamakta zorlanır.
Şişmanlığın Başlıca Sebepleri
Şişman insanların damak zevki daha gelişmiştir.
Yemek yemeye karşı duyarlılıkları fazla olup, uyarılmaları da fazladır.
Doyma merkezinin hassasiyetindeki farklılıktan dolayı, doyma algılaması
gecikir.
Genetik olarak aileden alınan faktörleri göz ardı edemeyiz.
Metabolik yapı şişmanlamaya müsait ise niçin şişmanladığımızı bazen
anlamakta güçlük çekebiliriz.
Hormonal yapımızdaki değişiklikler, hücrelerimizin yaptığı ya da dışardan
aldığımız çeşitli hormonlar, bizi farkında olmadan şişmanlatır.
Yemekle fazla meşguliyet bir başka sebeptir.
Beslenme alışkanlığında yapılan yanlışlıklarda ısrar edilir.
Az hareketli bir hayat tarzı önemli bir sebeptir.
Stres, çağımızda en önemli şişmanlama sebeplerinden biridir.
Sinir sisteminden kaynaklanan çeşitli hastalıklarda, hem hastalığın
etkisi ile hem de alınan ilaçlardan dolayı kilo alınabilir.
Sık diyet değiştirme, uzun süre aç kalma veya şişmanlığı engelleyici
bazı ilaçlar kullanma sonucu, vücut dengesi ve düzeni bozulabilir.
Refah düzeyindeki artışlarla birlikte alınan gıdalar zenginleşir.
Teknolojinin ürettiği tadı hoş rafine gıdalarla beslenmek, şişmanlığı
artırır. Modern beslenme olarak bilinen bu besinler, zararlı yağ ve şekerden
zengindir.
Alkol, kolalı içecekler, fast food beslenme kilo alımını hızlandırır.
Ş
Şişmanlıkla Mücadelede Akupunkturun Faydaları
Akupunktur ile yeme dürtüsü zayıflatılabilir, iştah dengelenir vedüzenlenir.
Mide asit salgısı dengelendiği için yemeklere saldırma
dürtüsü azaltılır.
Alınan gıdalardaki azaldığı için gelişebilecek halsizlik azaltılır.
Metabolizma hızı dengelenir.
Akupunkturun etkisi ile salgılanan mutluluk hormonu sayesinde,
diyet yapan insanlarda sık görülen sıkıntı, huzursuzluk, gerginlik,
halsizlik gibi şikâyetlere pek rastlanmaz.
Sağlıklı bir diyet programı ve akupunkturla zayıflayan insan, diğer
zayıflama programlarında sık
karşılaşılan olumsuzluklarla pek
karşılaşmaz. Akupunktur tedavisinin
meydana getirdiği rahatlık,
sakinlik ve huzurlu ruh hali, sadece
zayıflamaya değil aynı zamanda
birçok ruhsal ve psikolojik
olumsuzlukların ortadan kalkmasına
sebep olur.
Şişman insanların, yukarıdaki
önerilerle birlikte; tuz-şekerun-
hamur-patates-pirinç, kızartma
ve rafine edilmiş gıdalardan,
hamburger, pizza gibi yiyeceklerden
uzak durarak yaşam tarzlarını
değiştirmeleri, forma girmeleri
için yeterlidir.
Bu sağlıklı zeminde onlarca kilo
vermek mucize değildir. Tedavi,
belli bir ciddiyet içerisinde karşılıklı
uyum, gayret ve çabayla sürdürüldüğünde,
sağlıklı bir kiloya
ulaşmanız mümkündür.
42 Nörolojik Hastalıklarda Tedavi Yöntemleri Akben Sağlık Merkezi 43
ma işlemi iğne, parmaklar ve lazer ile yapılabilir.
Bu yöntemlerin hepsi tedavi edicidir.
Hasta, akupunktur tedavisinde bir bütün
olarak ele alınır ve amaç hastaya mutlak bir
ilaç vermek değil, hastalığı çözmek yönündedir.
Yapılan araştırmalarda, akupunktur
noktalarının bulunduğu vücut bölgelerinden
biyopsi alınarak incelenmiş ve bu bölgelerin
diğer bölgelere oranla daha farklı olduğu
ve bolca sinir yumakları ihtiva ettiği görülmüştür.
Akupunktur sadece telkin değildir
Yarış atlarında sıkça görülen yumuşak doku
zedelenmelerinde akupunktur tedavisi başarı
ile uygulanmış, hatta doping amacıyla da
kullanılmıştır. Hayvanlarda bu noktaların başarı ile uygulanması, yetersiz
bilgi sahiplerinin kanısına karşıt olarak, akupunkturun basit bir telkin
hekimliği olmadığını gösterir. Hatta bundan daha ileri bir tıp dalı olduğunu
kanıtlar. En eski ilacımız Aspirin’in 100 yıllık mazisi olduğunu düşünürsek,
5 bin yıllık tedavi vasıtası olan akupunkturu tenkit etmek yerine,
ayrıntılı olarak anlamaya çalışmalıyız.
Akupunkturun etkileri
1- Analjezik etkisi:
Ağrı kesici etkisi, vücuttaki endorfin hormonunun salgılanması sonucu
oluşmaktadır.
2- Sedasyon etkisi:
Beyin damarlarında belirgin değişiklikler meydana gelmediği hallerde
bile, 15 saniye gibi bir süre içinde dahi hastada rahatlama, gevşeme,
huzur ve sükunet hisedilmektedir
3- Homeostatik etki:
Otonom sinir sistemini aktive ederek vücut salgılarını dengelemekte, dolaşımı
düzenlemektedir. Akupunktur seansı sonrası kan basıncı %30-60
düşmekte, kan yağlarının miktarında ise %20-30’luk bir azalma kaydedilmektedir.
AKUPUNKTUR
kupunktur binlerce yıllık geçmişe dayanan ve geleneksel Çin tıbbının bütünleyici
parçasını oluşturan bir tedavi yöntemidir. Çin’de başlayıp sınırlarını
aşarak Asya kıtasında, Kore’de, Japonya’da yaygınlaşan bir tedavi olmuştur.
Avrasya ve Afrika’ya 17. yüzyılda yayılmasıyla birlikte, Batı dünyasının
ilgisini çekmiştir.
İnsan organizması zıtlıkların dengesindeki mükemmellikle ayaktadır. Otonom
sinir sistemi olarak bilinen bir sistem, bu dengenin devamlılığını temin
eder. Bu sayede, uykudayken dahi kalp, böbrek, beyin gibi organlar istirahat
etmeden çalışır durur. Sistemin mükemmel çalışmasında çeşitli hormonlar
esas rol oynar. Adrenalin, noradrenalin ve asetiklolin… Akupunktur
bir anlamı ile bu sistemi dengeleyerek şifaya vesile oluyor. Akupunktur
tedavisi, bozulan dengeyi düzenleme ve düzene sokulan dengenin de
korunarak devamlılığının sağlanmasıdır. Akupunktur, bugün bütün dünyada
ilgi ve heyecan uyandırmaya devam etmektedir. Her geçen gün değişik
hastalıkların tedavisinde de, yüz güldürücü sonuçları ortaya çıkmaktadır.
Akupunktur, organizmanın kendi kendini tedavi ettiği bir metottur ve en
önemli özelliği yan etkisinin olmamasıdır.
Akupunktur Noktaları
Akupunktur tedavisinde etkili olan en önemli unsur, iğnenin kendisi değil,
yeri ve özelliği belli olan vücut yüzeyindeki giriş noktalarıdır. Çin felsefesine
göre; insan vücudunda 12 çift ve 2 tek olmak üzere 14 meridyen ve bu
meridyenler üzerinde 360 tane akupunktur noktası bulunmaktadır. Tedavi,
hastalığa göre seçilecek noktalara sistemli iğne batırma prensibine dayanır.
Eğer bu noktalar doğru bir şekilde uyarılmaz ise iğneyi batırmanın bir
etkisi olmaz. Akupunktur’un asıl amacı, önce noktayı uyarmaktır. Bu uyar-
A
TEDAVİ YÖNTEMLERİ
44 Nörolojik Hastalıklarda Tedavi Yöntemleri Akben Sağlık Merkezi 45
4- Bağışıklık sistemi üzerine etkisi:
Bağışıklık sistemi harekete geçmekte, alyuvar ve
akyuvar sayısında artış sağlanmaktadır. Enfeksiyonlara
karşı olan koruyucu hücrelerde %30-
50 oranında artış gözlenmiştir.
5- Motor fonksiyonlarda iyileşme:
Kas, kiriş, kemik yapılarında güçlenme; diz, bel,
ayak bileği yaralanmalarında daha hızlı iyileşme tespit edilmiştir. Kemik kırıklarında
kaynama süresini kısalttığı bilinmektedir.
Akupunktur Tedavi Yöntemleri
Vücut Akupunkturu
Akupunktur tedavisinde sırt, boyun, el, kulak ve vücudun diğer bölümleri
kullanılır. Vücuttaki belirli akupunktur noktalarına iğneler yardımıyla yapılan
uyarılar, vücudun hemen her bölgesine iletilir. Bu iletilen uyarılar, akupunktur
noktalarından sinir sistemine ve son olarak da beyne ulaşır. Beyin
de bu uyarıyı gerekli bölgeye ulaştırır ve akupunktur uygulanan bölgedeki
enerji dengesi düzelir. Böylece hastalık da ortadan kalkmış olur.
Kulak Akupunkturu
Tüm organlarımızın kulak üzerinde yansımaları vardır. Kulağın alt meme
kısmı tüm baş bölgesini ve üst kısmı da ayakları temsil eder. Bu alanlar vücudumuzun
herhangi bir yerinde meydana gelmiş rahatsızlığın teşhisinde
ve tedavisinde kullanılır. Kulak akupunkturunda, hastalıklı bölgeye karşılık
gelen kulağın uygun bölgesi uyarılmakta ve tedavi edilmektedir. Bağımlılık
tedavisi ve obezite gibi birçok konuda geniş çapta kullanılmaktadır. Kulak
iğneleri, yapışkan destekli çok küçük iğnelerdir. Kulak iğneleri, kulağa geçirilir
ve kulakta birkaç günden, iki haftaya kadar bırakılabilir. Kulak akupunkturu
özellikle küçük çocuklarda ve iğne korkusu olan insanlarda sık
kullanılmaktadır. Hastanın iğne uygulanan yeri görmemesi, tedavide kolaylık
sağlamaktadır. Vücut akupunkturunun kulak akupunkturu ile kombine
edilmesi tedavi başarısını daha da artırır.
Lazer Akupunkturu
Laser tedavisi, organizma içindeki fizyolojik değişiklikleri uyaran ve bu sayede
iyileşme veya ağrının azalmasına veya yok edilmesine yardımcı olan,
çeşitli frekans ve dalga boyundaki şiddetli ışık tedavisidir. Bazı hastalıkların
tedavisinde veya hastanın tercihi doğrultusunda, iğne yerine lazer kullanılmaktadır.
Bu yöntemde uyarı, lazerle yapılmaktadır. Özellikle ameliyat
ve kazalardan sonra kalan izleri yok etmek konusunda, oldukça başarılı
bir yöntemdir. Ayrıca çocuklar için iğne yerine sıkça lazer kullanılır. Laser
ışını, iğne yerine ya da iğne ile birlikte rahatça kullanılabilir. Özellikle
ağrılı ve iğne tatbikinin güç olduğu durumlarda (derin dokular ve zarlar,
kemik yapı vs...) oldukça uygundur. Laser ışını ile yapılan akupunktur
uygulamasında süre, iğneli akupunktur tedavisine göre daha kısadır. Laser
ışını aseptiktir ve enfeksiyon riski hemen hemen hiç yoktur. Nce ayarlama
ile daha geniş alanda uygulama sağlar. Derinlemesine nüfuz eder.
İğneli akupunktur tedavisinin uygulanabildiği tüm rahatsızlıklarda, laser
akupunktur da uygulanabilir. Laser tedavisi ağrıya sebep olmaz, bugüne
kadar bilinen hiçbir yan etkisi de tespit edilmemiştir.
Akupunkturun etkili olduğu hastalıklar
Romatizmal rahatsızlıklar
Servikal artroz (boyun kireçlenmesi), gonartroz (diz kireçlenmesi), disk
herniasyonu (bel fıtığı, boyun fıtığı), siyatik ağrısı, yumuşak doku zedelenmeleri.
Ruhsal rahatsızlıklar
Depresyon, korku, panik atak, sıkıntı, uykusuzluk, sigara ve alkol bağımlılığı,
şişmanlık...
Nörolojik rahatsızlıklar
Baş ağrıları, migren, trigeminal nevralji, fasial paralizi (yüz felci) interkostal
nevralji, bel ve boyun fıtığı, sırt ağrısı, beyin felci, parkinson unutkanlık,
baş dönmesi, dengesizlik….
Solunum yolu rahatsızlıkları
Kuru öksürük, allerjik rinit, allerjik bronşit, kronik farenjit, sinuzit, kronik
bronşit, bronşial astım.
Hormonal rahatsızlıklar
İnfertilite, adet düzensizlikleri, akne, empotans (iktidarsızlık), menapoz,
sellulit.
Kulak rahatsızlıkları
Kulak çınlaması...
46 Nörolojik Hastalıklarda Tedavi Yöntemleri Akben Sağlık Merkezi 47
TENS
ğrılı hastalıklarda kullandığımız bu teknolojide tedavinin ana prensibi; ciltteki
duyuları almaya yarayan sinirlerin, belirli özellikte akımlarla uyarılmasıdır.
Bu uyarının vücutta ağrıyı azalttığı ‘gerçeği’, bilimsel olarak kabul
edilmiştir.
Tens ile tedavi edilen hastalıklar
Periferik sinir hastalıkları
Sinir iltihabına bağlı yanıcı ve batıcı vücut ağrıları
Sırt ve omuz ağrıları
Boyun ve bel fıtığına bağlı şiddetli ağrılar
Yüz ağrıları
Üşüme, uyuşma, yanma gibi bulgularla birlikte olan ağrılar
Tedavilere direnen müzmin ağrılar
A ipokrat’tan beri bilinen bir tedavi yöntemidir. Oluşturulan magnetik alan,
dolaşan kan hücrelerini potansiyelize ederek, hücrelere ve dokulara oksijenin
daha fazla gitmesini sağlar. Hücrelerde biriken çeşitli artık maddelerin
ve toksinlerin atılımı da, bu sayede daha kolay hale gelir. Kırmızı kan
ve beyaz kan dolaşımında ki bu olumlu değişiklik sayesinde, hastalıklara
karşı direnç artar.
Magnetik alan tedavisi; ağrı kesici, ödem çözücü ve sedasyon gibi etkileri nedeni
ile günümüzün birçok hastalığında başvurulan bir yöntemdir. Oluşturulan
magnetik alan, hücrelerimizin oksitlenmesini ve zararlı maddelerin etkisi
ile hasarlanmasını engellemektedir. Bu sayede artroz kireçlenme, koroner
kalp rahatsızlığı, beyin felci gibi olumsuzluklara karşı adeta korunma sağlıyor.
Bu tedavinin yararlı olduğu hastalıklar
Migren ve gerilim baş ağrısı
Boyun fıtığı ve boyun kireçlenmesi
Bel fıtığı ve kireçlenmesi
Omuz, kalça, diz kireçlenmesi
Omuz, kol sendromu
Ruhsal ve psikolojik gerginlikler
Kas romatizması ve fibromyalji
Müzmin ağrı ve müzmin yorgunluk
Müzmin romatizmal ağrılar
Müzmin kireçlenmeler
Sinir ucu iltihabı vs.
Tedavide dikkat edilecek hususlar
Tedavi süresince günlük alınan sıvı miktarı 3 litre düzeyine çıkarılarak,
hücrelerin tam temizlenip yıkanması sağlanmalıdır.
Hamilelikte bu tedavi uygulanmaz.
Sara hastalığında, kalp yetersizliğinde ve kalp pili taşıyan kişilerde,
doktor kontrolünde ve dikkatle uygulanabilir.
H
MAGNETİK ALAN TEDAVİSİ
48 Nörolojik Hastalıklarda Tedavi Yöntemleri Akben Sağlık Merkezi 49
BİTKİLERLE TEDAVİ: FİTOTERAPİ
Fitoterapi nedir?
itoterapi, bitkilerin içindeki kimyasal maddeler izole edilmeden, tedavi
amacıyla ilaç niyetine kullanılmasıdır. Aslında farmakoloji’nin bir dalıdır.
Şifalı bitkilerde çeşitli vitaminler, mineraller, oligo-elementler, organik asitler,
eter yağları, karbonhidratlar, proteinler, fermentler, hormonlar bulunur.
Hastalıkların önlenmesi ve sağlıklı bir yaşam için şifalı bitkiler en güvenilir
tamamlayıcı tıp uygulayıcılarıdır. Sadece hastalık gelince değil, hasta
olmamak için kullanılmalıdır. Bitkilerin tedavi edici etkileri, yavaş kalıcı
ve doğaldır. Çayları, yemekleri, rejimleri, masajları ile şifalı bitkiler yaşam
boyu yanımızdadır. Ayrıca şifalı bitkilerle tedavi, müstahzar ilaçlara göre
çok daha ucuzdur.
Bitkiler vücudumuzda bozulmuş dengeleri düzelterek, sağlıklı olmamızı
sağlayan önemli doğal kaynaklarımızdır. Dünyamızdaki tüm enerji kaynaklarının
özü olan güneşteki enerjiyi bünyemize taşıyan bitkiler vasıtası
ile hücrelerimizin enerji depoları doldurulmaktadır.
Fitoterapi; bitkilerin çiçek, kabuk, yaprak, tohum,
özsuyu ya da meyveleri ile yapılan tedaviler
bütünüdür.
Fitoterapide dikkat edilecek konular
Bitkiler; sentez yoluyla elde edilen kimyasal ilaçlara
göre organizmaya daha çok şifa, daha az yan
etki yapar. Bu nedenle kullanım gittikçe yaygınlaşmakta
ve başarılı sonuçlara ulaşılmaktadır. Ancak,
bilinçsiz kullanımla hastalıklara davetiye çıkartıldığı
da unutulmamalıdır. Hekim nezaretinde olmadan
hastanın kendi kendisini şifalı bitkilerle tedavi
olmaya kalkışması, doğru olmayan ve sakıncaları
olabilecek sonuçlar doğurabilir.
F
Bitkilerin tedavide kullanılması insanlık tarihi kadar eskidir. Tüm dünyada
yüzyıllardır üretilen ve tedavi maksadı ile uygulanan geleneksel fitoterapi,
yani “şifalı bitkileri karıştırarak belirli semptomların giderilmesi ve
tedavisi için reçete hazırlamak”, şimdiki tıp fakültelerinin eğitim programlarında
hala yer almıyor. Bundan ötürü de fitoterapinin uygulanmasını
ağırlıklı olarak tıp eğitimi almamış kimseler yüklenmiş durumda. Bitkilerle
şifa bulmaya çalışan hastaların ‘en güvenilir, mümkünse tıp ve eczacılık
eğitimi almış’ fitoterapi uzmanlarına tedavi olması gerekir.
Tarımda çok fazla kimyasal madde (zehir ve hormonlar) kullanımı, genetiği
ile oynanmış, doğal yapıları
bozulmuş bitkisel gıdalar sağlığımızı
tehdit etmektedir. Söz konusu kimyasalların
önemli bir bölümünün alerjiye,
bağışıklık sistemimizin bozulmasına,
virütik hastalıkların yayılmasına,
kan tablosu bozukluklarına ve son
yıllarda tüm dünyada çok hızlı bir şekilde
artan çeşitli kanser hastalıklarına
sebep olduğu da anlaşılmıştır.
SendromX, müzmin yorgunluk sendromu
,metabolik sendrom fibromyalji
ve hemen herkesi etkileyen stres
ve strese bağlı hastalıkların sebepleri
arasında; rafine edilmiş yiyecek ve
içecekler ve kimyasal katkı maddeleri sorumlu tutulmaktadır.
Bitkilerin yan etkileri var mıdır?
Günümüzde yoğun olarak kullanılan ilaçlar, şifalı bitkilerin aksine, birtakım
toksik, alerjik, hemotolojik yan etkilere sahiptir. Bu ilaçların uzun
süre kullanılması, hasta üzerindeki toksik etkilerinin artmasına neden olmaktadır.
İşte bu gibi durumlarda, yan etkileri pek az olan şifalı bitkilerle
tedavi önem kazanmaktadır. Şifalı bitkilerle tedavide, bitkilerin içindeki
etkili kimyasal maddenin organizmaya zarar vermesini önleyen başka
kimyasal maddeler de vardır. Bu bakımdan şifalı bitkilerle tedavi,
ilaç sanayinin ürettiği ilaçlara göre daha büyük bir biyolojik uyum sağlar.
Mesela kansızlık hastalığında kullanılan demir ihtiva eden ilaçların
50 Nörolojik Hastalıklarda Tedavi Yöntemleri Akben Sağlık Merkezi 51
alerjik etkileri varken, demir içeren
bitkilerin alerjik etkileri yoktur.
Şifalı bitkilerin toksik etkileri
müstahzarlara göre fevkalade
düşüktür. Mesela, müstahzar atropinin
dozu iyi ayarlanmazsa,
sonuç son derece tehlikeli olabilir.
Fakat “güzel avrat otu” (belladonna)
ile yapılan tedavide, bu
bitkinin ihtiva ettiği doğal atropin
aynı tehlikeyi göstermez, zira bunun dozu çok kolay ayarlanabilir.
Şifalı Bitkiler Nasıl Hazırlanır?
İdeal tedavi iki safhada değerlendirilmelidir: Birinci safhada semptomların
izalesi için müstahzar ilaçlara dayanan kısa süreli bir tedavi uygulanmalı,
bunu şifalı bitkilere dayanan uzun süreli tedavi izlemelidir. Böylece uygulanan
ilaçların yan etkileri minimuma indirilmiş olur.
Şifalı bitkilerden evde hazırlanan ilaçlar; genellikle bitkiyi sıvıya daldırıp etkin
maddesinin sıvıya geçmesini sağlayarak kaynatarak, sıcak suda haşlayarak
ya da kurutarak hazırlanır.
Şifalı bitkilerle tedavi amatör kimseler tarafından değil, bu bitkilerin bütün
özelliklerine vakıf bilinçli hekimler tarafından yapılmalıdır. Çünkü bitkilerin
bilinçli kullanımı, sağlık açısından son derece önemlidir. Mesela,
kabızlığa karşı etkin bir ilaç olan sinameki uzun süre kullanılırsa, bağırsak
tembelliği hatta birçok kalın bağırsak hastalığının meydana gelmesine
sebep olabilir.
Dünyada Modern Tıbbın Bitkisel Tedaviye Bakışı
Bitkiler ilk insanın yaratıldığı günden bu yana, bizler için gıda ve şifa kaynağı
olmuştur. Yaşadığımız yüzyılın başına kadar da en önemli ilaç kaynağı
yine bitkilerdi. Uzun süredir doğal kaynakları esas alan tıbbi çalışmalar,
binlerce bitkinin kullanım alanını da belirlemiştir. Özellikle Hindistan
ve Çin’de binlerce yıllık araştırma ve tıbbi gelenek, şifalı bitkilerin ayrımında
temel kaynak olmuştur. Son 30-40 yıllık süreçte ise Almanya bu konuda
laboratuar araştırmalarına dayalı çalışmalar yaparak, bitkisel tedavide
dünya lideri konumuna ulaşmıştır.
Şifalı bitkiler pek çok ilacın ham maddesidir. Bu şekliyle pek çok hastalığın
tedavi edilmesi fırsatını da verir. Bitkilerle tedavinin alternatif tıp olarak
isimlendirilmesi son derece yanlıştır. Özellikle teşhis yöntemlerinde
son derece ileri düzeyde olan modern tıp, Batı’da bilhassa Almanya’da
bitkisel tedavi alanına da müdahale ederek, bitkileri de tedavi aracı olarak
kabul etmiştir. Bu uygulamanın güzel ve doğru sonuçlar doğurduğu
da ortadadır.
Alman Sağlık Sigortası sistemi, bitkisel ilaç bedellerini ödemektedir. Bitkisel
ilaç ruhsatı veren Almanya’daki baş konseyin onayını almış ilaçlar,
ülkemizde de reçetelere girmektedir. Dünyada birçok ülkede durum
bundan farklı değildir.
Şifalı Bitkilerle Tedavi de Püf Noktalar
Bitkileri uzmanınızın tavsiyesiyle hazırlayın.
Bitkileri ıhlamur gibi kaynatıp balla tatlandırarak içiniz. Fokur fokur
uzun süre kaynatmayın.
Devamlı kullandığınız marul,
soğan, roka, ceviz vs. gıdaların
yan tesirlerini ve telafilerini
göz önünde bulundurun.
Bitkilerle tedavi çok yönlü
ve ucuz bir tedavi şeklidir.
Fakat uzun süre kullanmak
gerekebilir.
Öz suyu acı olan bitkiler şifalıdır
ve kan temizleyicidir.
Çoğu bitki ve meyvelerin
yan tesiri, yine aynı bitkinin
kendisinin başka bir yeriyle
telafi edilebilmektedir. Sineğin
bir kanadının zehir, diğer
kanadı panzehir olma52
Nörolojik Hastalıklarda Tedavi Yöntemleri
sı gibi, fındık sivilce ve kaşıntı
yaptığında yaprağı, kayısı ishal
yaptığında ise çekirdeğinin
içi önleyicisidir.
Meyvelerin (kayısı, incir, şeftali
gibi) hazmı kolaylaştırma etkisi,
kuru bitkilerden daha fazladır.
Bir bitki içilerek bir hastalığı tedavi
ediyorsa, sürülerek de aynı hastalığa faydası
vardır. Bir bitki sürülerek bir hastalığı tedavi
ediyorsa, aynı bitkiyle içten (yenerek-içerek) tedavi
de uygulamak gerekir. Sarımsak yağı romatizmaya
faydalıdır, sarımsak yemek daha çok faydalıdır. Tabi ki
bazı zehirli bitkilerin yenmesi zararlıdır. Bu konuda dikkatli davranmak
gereklidir.
Nohut, mercimek, fasulye, pirinç, gibi baklagillerin suları iyi temizleyicidir.
Islatılıp bekletildikten sonra çamaşır makinesine konursa, bu sular beyazlatıcı
görevi yapar. Sirke çamaşır makinesine yıkama esnasında konursa, çamaşırları
dezenfekte eder.
Eğer bitkiyi kendiniz topladıysanız, mutlaka gölgede kurutun. Güneş ışığı
bitkilerin şifalı enerjilerini azaltır.
Herhangi bir şifalı bitkiler kitabını okuyup da, şu hastalığa şu, şu bitki iyi
geliyor diye not alıp 10-20 çeşit bitkiyi karıştırıp terkip yapmayın. Çünkü
karışım çoğaldıkça, bitkilerin tesir gücü azalıyor ya da kayboluyor. Bitkilere
şifayı veren, bitkilerde mevcut olan kimyasal elementlerdir. Bunların birbiriyle
fazla tepkimeye girmesi, farklı bir kimyasal bağ oluşturup şifa etkisini
kaybettirmektedir.
Tedaviyi, iyi bildiğiniz, severek yiyip içtiğiniz, evinizde ve manavda bulunan
temel meyve, hububat ve sebzelerle uygulayın. Eğer dikkatlice bunları incelerseniz
göreceksiniz ki; çoğu hastalıklar yemek olarak, salata olarak yediğimiz
bitkilerle tedavi edilebilir.
Bal, çörek otu, misvak, incir, hurma, sarımsak gibi geleneksel şifalı bitkileri
her zaman kullanabilirsiniz. Bunlar çok yönlü şifa verici bitkilerdir.
Bitkilerle tedavide, az fakat uzun süre kullanımı tercih edin. Çok kısa
sürede çok fazla tedavi uygulamak vücudun sistemini bozabilir.
Birçok diken familyaları, ucu sivri ve iğne gibi olduğundan; tıkanıklık
çözücü, idrar söktürücü ve özellikle karaciğer tıkanıklıklarını çözücü, karaciğeri
güçlendirici etki göstermektedir.
Yabani hayvanlar hastalandıklarında içgüdülerini kullanarak, hastalıklarına
şifa olan otu bulurlar. Örneğin yılan, kış uykusundan uyanınca,
rezeneye gözlerini sürter.
İçinde sümüksü madde bulunan bitkiler (ıhlamur, keten tohumu, sinirli
ot gibi), yara ve iltihapların tedavisinde etkilidir. Cilt temizleme özelliğine
sahiptir.
Bütün ağaç sakızlarının yara iyileştirici özelliği vardır.
Bebeklerin tedavisinde, rahatsızlığı gideren gıdalar anneye yedirilir.
Şifa, anne sütünden çocuğa geçer. Mesela bebelerde sık görülen sarılık
vakasında anne, salatalık rendesiyle bal karışımını bol bol yer, bebeğe
de az yedirir.
Doğada her hastalığa çare olabilecek pek çok sayıda şifalı bitki vardır.
Yıllardır bikilerle çeşitli bitki çayları ile yapmış olduğum tavsiyelerimi
hastalarım bilirler. Özellikle defne yaprağı, oğul otu, nane, ıhlamur
papatya gibi bitki çayları ile hastalarım hem gerginliklerden kurtulmuşlar,
hem sıkıntılarını daha az hissederek daha rahat uyuduklarını söylemişlerdir.
54 Nörolojik Hastalıklarda Tedavi Yöntemleri Akben Sağlık Merkezi 55
HASTA DENEYİMLERİ
34 yaşında erkek bir hasta. 13 yıldır baş ağrısından muzdarip, pek
çok ağrı kesici kullandı. EEG, Tomografi, MR tetkikleri defalarca yapıldı
ve her şey normal görünüyor. Muayene ve tetkikleri değerlendirildikten
sonra hastaya migren teşhisi kondu. Anti-migren tedavisi ile
birlikte 15 seans Akupunktur uygulandı. Dayanılmaz ağrılarından kurtuldu.
Halen takip ve kontrolümüz altındadır.
A. O.
Ev hanımı, 47 yaşında. Üçüncü çocuğuna hamileyken, geceleri artan
el uyuşması şikâyeti ile müracaat etti. El uyuşması ve ağrılarından
geceleri uyuyamadığını ve ellerini ovuşturup ağrılarının şiddetini
azaltmaya çalıştığını ifade etti. Hastanın muayenesinde ve EMG tetkiki
sonrası bilek kanalında sinir sıkışması teşhisi kondu 10 seans laser
ve 5 seans Akupunktur sonrası kontrol EMG’sinde anlamlı bir iyileşme
görülmesi üzerine 5 seans daha laser tedavisi uygulandı. Şikâyetleri
daha da azaldı. Antienflamatuar tedavi ve hastalığı uyarıcı eylemlere
karşı bilinçlendirmeyle hastanın şikâyetleri sona erdi.
İ. S.
14 yıllık baş ve boyun ağrısı ile merkezimize müracaat eden E.T. henüz
31 yaşındaydı. Hastanın ifadesine göre; ağrı çember gibi başı çevrelemiş
ve gece-gündüz devamlılık arz ediyordu. Haftada bir veya iki
kez de, sağ gözde şiddetli oyulma ve yanma şeklinde ağrılar, hastanın
hayatını çekilmez hale getirmişti. Tedavilerde kullanılan ağrı kesicilere
bağlı olarak, mide ülseri ve mide ameliyatı olmuştu. Muayene edildi,
daha önce uygulanan tedaviler ve yapılan onlarca tetkik incelendi.
Hastada gerilim ve migren baş ağrısı teşhis edildi. Derhal anti-migren,
antidepresif tedaviler yanında, akupunktur seanslarına başlandı. Halen
ağrıları kontrol altında. Ağrının şiddeti, süresi, sıklığı anlamlı derecede
azaldı. Hasta şimdi, halinden oldukça memnun.
E. T.
HASTALARIMIZDAN
48 yaşında ve 9,5 yıldır bel ağrısından dertli. Doktorlar Bel Fıtığı teşhis
edip, iki kez de ameliyat yapmışlar. Ameliyatlara rağmen ağrıları
devam eden hastanın, kontrol ve MR tetkiklerinde 4 ve 5 lomlar omur
aralarında fıtıklaşma ve ameliyat yara izleri mevcuttu. Antiflamatuar ve
antidepresyon tedavisi ile birlikte, 15 seans laser-akupunktur tedavisi
uygulandı. Hasta tedavilerden oldukça fayda gördü. Tavsiye edilen
egzersiz programlarıyla birlikte, iyi durumda olduğunu ifade ediyor.
H. T.
32 yaşındaki kadın hasta, 17 yıldır şiddetli baş ağrısı çektiğini söylüyordu.
“Haftanın 4-5 günü dünyam kararıyor. Beynimde bir şey mi
var? diye film çektirdim, normal çıktı. Migren diyorlar, bu nasıl hastalıktır,
neden oluyor? Geceleri uyuyamaz oldum. Bir hasta sizde tedavi
olduktan sonra iyi olmuş. Ne olur beni de kurtarın. Ağrının şiddetinden,
ölüp de kurtulayım dediğim bile oluyor.” diyordu. Hastanın bilgilerini
aldıktan sonra yapılan ayrıntılı nörolojik muayenede, bariz bulgu
tespit edilemedi. Her şey normal, sadece ense ve boyun kasları gergindi.
Müzminleşmiş migren- kas kasılması teşhisi ile 15 seans akupunktur
tedavisi uygulandı. Hasta aylık kontrollerde, hiç bir şikâyetinin
kalmadığını söylüyor..
A. O.
‘Tahlil isteyeceksen beni hiç muayene etme’ diye söze başlayan Songül
Hanım her ihtimale karşı daha önce yaptırdığı tetkikleri de yanında
getirmeyi ihmal etmemişti.15 yıldır doktorları gezdiğini anlatırken,
ağlamaklı sesi ve yüz hali ile adeta yardım istiyordu. 53 yaşına rağmen
60’ının üzerinde görünen fiziki görüntüsü, son 15 yılda iyiden
S. Ö.
56 Nörolojik Hastalıklarda Tedavi Yöntemleri Akben Sağlık Merkezi 57
iyiye yıprandığını doğruluyordu. Songül Hanımın en önemli şikâyeti
her tarafında hissettiği, uyumasına, gülmesine, neşelenmesine fırsat
vermeyen sırt, boyun ve baş ağrısı idi. Bu ağrıların ilaç aldıkça sanki
daha da dayanılmaz bir hal aldığını ifade ediyordu. Ayrıntılı muayene
sırasında, kaslarında ve kemiklerinde hissettiği ağrıları açıklayacak
görülür bir bulgu olmaması ve tahlillerinin önemli bir ipucu vermemesi;
fonksiyonel ağrı tanımlaması teşhisine sebep oldu. Fonksiyonel
müzmin ağrı; günümüzün yorgun, bezgin, karamsar, stresli insanında
sık gördüğümüz bir ağrı algılama bozukluğudur. Tedavisinin ilk adımı,
hasta ile gerçekten iyi bir diyalog kurarak duyduğu acıları paylaşmaktır.
Hasta hala gelir gider ve her geldiğinde birkaç hastama “Merak
etme, iyi olursun. Ben iyileştikten sonra herkes iyileşir.” gibi sözlerle
hem hastalara destek olur, hem de şifa vesilesi olmamız dolayısı ile
gönlümüzü alır, yorgunluğumuzu unutturur, bizi motive eder.
Emel hanım bir türlü zayıflayamayan ve bu alanda oldukça tecrubeli
bir hastamız. Muayene sırasında kendisi hangi yöntemleri denediğini
anlatırken, bana soru sorma fırsatı dahi vermeden her türlü zayıflama
metodunu en ince ayrıntılarına kadar aktararak nasıl başarısız olduğunu
anlatmaya çalışıyordu. Ben daha sormadan yaptırdığı tahlillerin
sonucunu önüme uzatarak tam bir sağlık taramasından geçtiğini
gördüm. Emel hanımın hatası neydi acaba? Nerde yanlış yapıyordu
ki? Günümüz insanının ortak paydası nerede ise şişmanlık oldu. Emel
hanımı muayene ettikten sonra, sağ kulağını açmasını istedim.Amacım
kulaktaki akupunktur noktalarını inceleyerek şişmanlığına sebep
olabilecek bir şey bulabilmekti. Kulakta uyarı aldığım noktalar, Emel
hanımın metabilizmasını biraz canlandırmam ve stresi kontrol altına
almam gerektirdiğini söylüyordu. Diyetini beraber ayarladık ve tartıya
çıktığında 93 kg gelmişti.
Bir buçuk ay sonra, Emel hanım tartıda 85 kg’ya inmişti. Tedavisini hiç
aksatmadan sürdürerek, istediği kiloya gelinceye kadar benim önerilerim
doğrultusunda hareket etti. Emel hanım beni de mutlu eden
hastalarımdan biridir.
E. E.
Denge Egzersizleri
Egzersizler doktor tavsiyesinde uygulanmalıdır.
Sırt üstü uzanma ve gevşeme pozisyonu
Bir battaniyeyi katlayarak silindir şekline getirin ve dizlerinizi üzerine
yerleştirerek sırtüstü uzanın. Topuklarınız battaniyenin üzerine baskı
yapmamalı ve dizleriniz biraz dışarı doğru dönmüş olmalıdır. Sakin
bir şekilde derin nefes alın.
Bacaklarınızın alt bölümünü, kalçalarınızla dik açı oluşturacak şekilde
sert bir zemine uzatarak (birbirinin üzerine konmuş iki uzun minder
gibi) sırtüstü yatın.
Sertleşmiş bacakların gevşetilmesi
Rahat bir pozisyonda oturun, kolları geriye doğru dayayın ve bacaklarınızı
serbest bırakın. Bacaklarınızın dizden aşağısını aşağı doğru
asılı tutun ve yumuşak biçimde herhangi bir çaba harcamaksızın geri
ve ileri doğru sallayın.
SAĞLIKLI YAŞAM İÇİN EGZERSİZ
58 Nörolojik Hastalıklarda Tedavi Yöntemleri Akben Sağlık Merkezi 59
Denge Egzersizi
Düz bir sandalyenin ön yarısına oturun. Başınız ve göğsünüz, sırtınız ve
leğen kemiğiniz, diz ve ayağınız düz bir çizgi oluşturmalıdır. Kollarınızı
rahat biçimde aşağı doğru sarkıtınemli doğal kaynaklarımızdır. Dünyamızdaki tüm enerji kaza doğru çekin ve yeniden serbest bırakın.
İç uyluk kaslarının gerdirilmesi
4. egzersizde olduğu gibi oturun. Önünüze ikinci bir sandalye koyun ve
üst uyluğunuza dek ikinci sandalyeye doğru kayın. Ellerinizi sandalyenin
arka bölümü üzerinde tutun ve daha sonra gövdenizin üst kısmını sandalyenin
arkasına paralel olacak şekilde çekin.
Kalça ve bel kaslarının gerdirilmesi
Ayak tabanlarınızı zemine düz olarak koyun. Dizleriniz ve ayaklarınız
birbirinden yaklaşık 30 cm ayrı, vücudunuzun üstü ileri ve aşağı doğru
eğimli olmalıdır. Kollarınızı dizleriniz arasında gevşek biçimde sarkıtın.
Uyluklarınızdaki kas kuvveti yeterince iyiyse, kollarınızın üst tarafı
dizlere yavaşça baskı yapabilir.
Karın ve göğüs uyluklar üzerinde olacak şekilde çömelme pozisyonunda
vücudunuzun üst kısmını ileri doğru bükün. Her iki dirseğinizle
kendi kendinize dayanın, elinizin ön tarafını ellerinizin iç tarafına zıt
yönde bastırın. Topuklarınız üzerindeki bu çömelme pozisyonu rahatsızsa,
uyluk ve topuklarınız arasına düz bir yastık koyun.
60 Nörolojik Hastalıklarda Tedavi Yöntemleri Akben Sağlık Merkezi 61
Bacak ve sırt kaslarının gerdirilmesi
Sırt üstü uzanın ve dizlerinizi karnınıza doğru çekin. Baş ve sırtınız düz
dursun.
İkinci bir kişiden yardım alma
Sert bir hasır üzerinde düz ve gevşemiş bir durumda uzanın. Diğer kişi
diz ve topuklarınızı tutsun ve bükme-uzama hareketleri uygulasın.
Ayağa kalkmak için yardım
Spinal Stenoz (Dar Kanal) Egzersizleri
1
2
Ellerinizi dizlerinizin altından tutarak, dizlerinizi karnınıza doğru çekin.
Dizler ve topuklar üzerinde şekildeki gibi oturun; sonra eğilerek elinizi
uzatabildiğiniz kadar uzatın, gövdenizi esnetin.
62 Nörolojik Hastalıklarda Tedavi Yöntemleri Akben Sağlık Merkezi 63
3
4
5
Alt karın ve uyluk kaslarınızı kasın, bel çukurluğunuzu düzeltin.
Alt karın kaslarınızı kasarak ayaklarınızı tek tek ve birlikte, yerden 7- 10
cm kaldırın.
Kollarınızı göğsünüzde çaprazlaştırın, baş ve omuzlarınızı yerden
kaldırın.
Bel Ağrılarından Korunma Egzersizleri
DOĞRU YANLIŞ YANLIŞ
DOĞRU YANLIŞ YANLIŞ
DOĞRU YANLIŞ
DOĞRU YANLIŞ
DOĞRU
DOĞRU
64 Nörolojik Hastalıklarda Tedavi Yöntemleri
Sakroiliak Eklem Ağrıları İçin Egzersizler
Ayakta Uyluk Arka Kaslarını Germe Kalça Germe 1
Kalça Germe 2
Kasılma
Dizleri Göğsüne Çekme Tek Diz Göğse Değdirme
Gövde Rotasyonu
Germe
Akben Sağlık Merkezi 65
Omuz, Omurga ve Kalça Egzersizleri
A-B: Kifotik postürü azaltan omuz ekstansörlerini güçlendirici egzersizler
C-D-E: Omurga ve kalçaya ağırlıklı egzersizler
F: Omuz abduksiyonu kısıtlı ise omuz seviyesinde ağırlıklı egzersiz
A B
C D E F
Dr. Ali Akben, 1994
yılında kurduğu Akben
Sağlık Merkezi’nde;
Akupunktur, Lazer,
Tens tedavilerini
uygulamaktadır.
Hastalarına Nöral
Terapi ve Fitoterapi gibi
tamamlayıcı tıp destekleri
yanında, alternatif
terapötik destekleri,
modern teknolojinin tüm
imkanları ile sunmaktadır.
Akben Sağlık
Merkezi’nde; Uzman
Nörolog, Akupunkturist
ve fizyoterapist görev
yapmaktadır.
Akdeniz Caddesi No: 20/2 Fatih - İstanbul
Tel: (212) 631 55 56 - 631 58 09 Faks: (212) 521 66 88
www.aliakben.net e-mail: aliakben@msn.com
KBEN
SAĞLIK MERKEZİ

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder